|
Ali HakkoymazYeni Asya |
“Hâl bu ki…” bu, hâl değil; hâlsizlik, dilsizlik ve bir boşluk ki dolmuyor; dolmuş ki ötekileri almıyor. Bir hayat usaresi de salmıyor....

-Bir ânlık esmâ ve hazırlık molacılarına…- Babamı gördüm rüyamda… Doktora gitmiş; iş bitmiş ki… Salonda oturuyor. Üstü...

Öylesine yapılmış ki… Çocukluğuma gittim birden. Gökyüzü, yıldızlar ve ay… Ama yapay… Derken daldım içeri. Baktım...

Binlerce öğrencim oldu. Özel okul, dersaneler ve en çok devlet okullarında… Çok zeki öğrencilerin olduğu sınıflarda ders anlatmanın...

Binlerce öğrencim oldu. Özel okul, dersaneler ve en çok devlet okullarında… Çok zeki öğrencilerin olduğu sınıflarda ders anlatmanın...

Aynı sofraya oturamam seninle; cimrisin. Cimrilik; -sonsuz hazine sahibine güvenmemek diye mânâların iskelesine yanaşmak gibiymiş ki- şirke...

“sa/// yaz-ı-“ dedi; Çakır gözlü Faruk kardeşim. “As///Deme kış yaz;/Oku, yaz.” dedim. Al sana yazı… Mı… Bilmem! O...

O kadar muamma değil her şey… Açarsın ÜÇ KİTABI; her şey var orda. Onları okutup hayatına dokuyunca sen de “kitap gibi” olacaksın....

İstediğiniz kadar okul yapın; harfleri birbirine tutturmaktan, iki ikiyi dörtlemekten öte gidemezsiniz! Çünkü ne içine/niçine, ne...

Dünya çok gergin... Eller tetikte... Vergilerin çoğu silaha... Fukaralık umurunda değil beyfendilerin... Nutuklar, tehditler... Gırla...

Sana yaşadığım yerden konuşayım. Toprakları var; ekilmez. Ormanları cayır cayır yanar. Aş'ı yoktur ama... Aşı vardır. Vurundun mu...

Kütüphanenin arkası küflenmişti. Kitapları indirdik. Beli bükülmüş raflar kelimelerin ağırlığından kurtulduğuna birkaç günlüğüne...

Az gittik, uz gittik. Kış gittik, yaz gittik. Söz gittik, saz gittik. Yittik mi; n’ettik? Evraklar bitik, abi! Neye dokunsan çürümüş! Bir...

Yaşamak bir bahar şenliği, ipek yumuşaklığı ise niye bu böyle huzursuzluğumuz, insanî değerlere en uzak ülkeler içinde oluşumuz? Ve...

Gel! Ezber bozalım; "Havadan, sudan" konuşalım. « RANDEVU Kendinle en son ne zaman buluştun? « DİL Bütün diller "aynı dili"...

Bana bir yaşamak söyle; Elleri cömert bir yaşamak... Ne yana dönsem gördüğüm... Bütün zamanları, mekânları aşk... Susmuş; istemediğim...

Rahmetli Yavuz Bahadıroğlu’nun şöhretinde payımın ciddî olduğunu -yine- “kendisinden” öğrenecektim. Gazetede yazmış: “Her okulda...

Acaba dedi; Sustu. Yazıyordu… Eli kolu titredi; Bekledi. “Hürriyet…” Diyecek oldu; Arkadaşları dürttü. ...

Heyhat! Kapıların duvar; duvarların aşılmaz, telli dikenli olduğunu, hantalizmin kök saldığını, yerinde ve bizzat bir daha müşahede...

(Daha öyle -konuşan- bir idareci gelir mi; bilmem!) Elinde, cebinde notları olurdu ama kafasının ve kalbinin ortalamasını irticalen...

“Açılmamış bir kitap… Okunmamış bir yazısın sen.” Açabilseydim; O bitmeyecek sayfaları… Kaç sen çıkacaktın karşıma! Nasıl...

İnsan hiç görmediği birinin ölümüne böylesine üzülür mü; üzülür. İçim gitti, be! Yıllarca beraber olduğum birinin ellerimden kayıp...

Bayram bayramdır elbet. Bende dünkü sevinçler yok. Eksilen bir şeyler var. Var dediysem var. Eski yüzler gitmiş yanımdan. ...

Şiirlerin okunduğu, aklın ve kalbin dengelendiği, tebessümlü yüzlerin, selâmlı dudakların, içi gülen gözlerin çiçek açtığı bir...

Ve bu bütün ülkelerin girişine asılmalı. Hele bize de hepten ki… Bir türlü dikiş tutmayan meşveret, şûra, muhabbet yaralarımıza…...

Kitap... Kitap.. Kitap... Okumak.. Okumak.. Okumak… Avazım çıktığı kadar haykırabilirim. Düşünmeden edemiyor insan; acaba bu elimize...

Bir şarkı gibi duruyorlar. Bir türkü... Bir şiir... Nasıl da gülüyorlar öyle! Atmışlar kış yorgunluğunu üstlerinden: "Ölmüştük,...

Nimet Ame de dünyayı 2025’in üç Mayıs’ında bitirdi. Haftalarca damla yudum sudan başka pek de bir şey yemek yok. Arınıp (temizlenip...

Ülkemi soruyorsan… Şiir… Dağları, denizleri, ovaları… Yalnız… Bir şey var; o yok! Sevmek mi; âşığım âşık… Havası,...

Birilerine esaret borcumuz mu var?! Ne kadar üfff böyle! Sıkıldım annem sıkıldım. Kim sürüklüyor bu güzelim hayatı uçurum diplerine?!...

Adam yetiştirmek emek ister, zaman alır. Kim uğraşacak! İki bin çocuğu doldurursun hangarlara; olur biter! İnşaat? Amele, kepçe,...

Antika dünyayı harabeye çevirenler! Ağaç buduyoruz diye kuş yuvalarını yumurtalarıyla, yavrularıyla tarumar edenler! Vicdan, merhamet,...

Risale okuyorsan “dublör” olmayacaksın, dublör kullanmayacaksın. Maskelerden, öteki birikimlerden sıyrılıp bu kitaplarla muhatap olma...

Anne, bu eller benim mi? Emanet, yavrum! Ya, bu dallardaki meyveler? Meyveler, hep taze huzurum… Bana yepyeni masallar anlat. ...

Sayıklayanlar bir hayalden ötekine taşınır; aşınır da aşınır. Ayıklayanlar hakikatle göz göze gelir, el sıkışır. Ne zamandır...

Adalet sahibi demek… Yani her şey olması gerektiği yerde… Mūtedil… Adalet yoksa; öteki bütün tart/ış/maları geç! Adaletin...

Dünya imrenirdi bize. Ama olmadı işte! Menderes’i millet seçti; sonu hazin. Bu yol oldu ve daha sonra daha kimler kimler haksızlığa...

Hele; Hak namına haksızlığa ölsem tapamam, diye çığlık atan Âkif’i tanısaydık; bugün her şey yerli yerinde olurdu.

Kat kat bir barikat kurulmalı. Esarete geçit yok, diye. Kabalık yol bulup geçmesin. Barikat… deyip geçme! Geçemezsin zaten… Su...

Yaprak düştü dalından, Sıyrıldı şu dünyanın Morundan ve alından… AH Ayrılık ve ölüm...

Hürriyetin olduğu yerlere “korku” girmeye “cesaret” edemez. Hürriyet öyle bir ülke hattâ devlet/saadet ki… -sorma değil- sen sor; ben...

Gözümüzü açmadan daha, hemen bir okula bağlıyorlar bizi. Olmalı belki de ama olanlara yani sonuca bakınca “olmasa mı böyle” diye de...

Nereye gidecekti/k?! Her tarafta ayrılık her tarafta ölüm vardı. Bir müddet sustular. Mevsimi dinlediler; birbirinden habersiz. Dünyanın...

Babam bazı şeyleri sık sık söylerdi, Selim Ali de ben pek duymazdım. Aslında o bazı şeyler onun hayat...

Dilsizliğimiz dillere destan, Selim Ali. Kelimesiz kalınca oldu ne olduysa. Bütün okulları bitirsen de bir şey hep eksik kalacak. Can suyu...

Selim Ali, gençliğin bir rüya olduğunu kırklı yaşları tırmanırken görmeye başladım. Saçlarımın aynasında, o şafaklara...

Selim Ali, rotasını kaybetmiş bir çağın çocukları mıyız? Yalanlar, yanlışlar, aldanışlar, aldatışlar öylesine akraba oldu ve...

Selim Ali, bu sinir, sabırsızlık hayra alâmet değil. Hemen köpürüyoruz. Yeşil yanar yanmaz; uçacaksın! Yoksa kornalar, el kol işaretleri,...

Selim Ali, ömrün yani günlerin nasıl geçiyor? Doğrusu yaşadığının ne kadarının farkındasın? Günde, haftada, ayda, yılda, ömürde...

Zaman yetmiyor Selim Ali; bu kadar bol zamanlar içinde. Zamansız işleri öne aldığımızdan mı yoksa olmasa da olur şeyleri bu zamanın içine...
