Aaahhh, hürriyet!
Hürriyetin olduğu yerlere “korku” girmeye “cesaret” edemez. Hürriyet öyle bir ülke hattâ devlet/saadet ki… -sorma değil- sen sor; ben söyleyim. Bunları yazarken yani hürriyeti düşler, düşünürken bile keyfim yerine geliyor; yerimde duramıyorum.
Hürriyet; tereyağından kıl çeker gibi, ipek halıda yürür gibi, gökyüzüne dalıp gitmek gibi, bir şairin dünyadan uzak yerlere bakışı gibi, baharda kır çiçeklerinin arasından bir ırmağın akışı gibi, çocukların “sıcacık” bir kış günü kardan adam yapışı gibi, seyr-i bahar gibi, sonbahar yapraklarının kendini toprağa bırakışı gibi, yaz gölgelerinin bir mendil gibi terimizi silişi gibi… Baharda kuşları dinler gibi... Papatya gülücüklerinde kaybolur gibi... Gelincik inceliği gibi... Gül davetleri gibi... Aşk........
© Yeni Asya
