menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gelecek özlediğin bahar

10 4
03.05.2025

Birilerine esaret borcumuz mu var?! Ne kadar üfff böyle! Sıkıldım annem sıkıldım. Kim sürüklüyor bu güzelim hayatı uçurum diplerine?! Şiirlerim para etmezken; vitrinlere kim çıkarıyor cehaletin suratsız suratını. Çığlıklarım duruyor içimde patlamaya hazır volkan gibi. Ertelen yaşamaklar öylesine birikti ki… Bir papatyanın masumiyetine sığınıyorum. Göz göze geldiğim kumrular, kediler anlıyor ve avutuyor beni. Mevsimleriyle beni sarıp sarmalayanım; iyi ki varsın.

Hah, kurtuluyoruz derken darbeler başka kılıkta arz-ı endam eyliyor.

Ortalık birden bulandırılıyor. Kurt sofralarına oturmak kolay mı?!

Yetmez mi artık? Yeter; pis fukaralık beter. Ey cehaletin karanlık ağzı; sus gayrı sus!

Servet üç beş kişide; ötekiler kıt kanaat… Kimin derdi bu dert; Meclis’in olmalı elbet de… De, da, haa!

Çılgın “parajo”ler peşindeyiz. Cehaleti yenmektir “çılgın proje.” Bu da “5K” ile olur: Kitap… Kalem… Kalp… Kafa… Kâğıt.

Bunlara selâm var mı? Kitabı hayattan sürmeye çalışanlar mı yapacak bunu? Eline kalem alan git git azalıyor. Kalpsiz bir dünyada aklın oyuncağı olduk.

Kafa; kalp ile baş başa vermeden “bu işler” düzelmez. Bembeyaz bir kâğıt koy önüne de yaz dertlerini harf harf dağıt, dediği gibi sen de ben de öyle yapalım.

Sonra bizim sözlüğümüzde “çılgın”lık da yok; “yılgın”lık da... Sükûnet var, itidal var. Acele’den teennî’ye bir yol açmalı; patika da olsa.

“Parajo” peşinde koşan bir çağın çocuklarının projeleri çiçeğe, meyveye mi durur! Geçelim. Eğitim........

© Yeni Asya