menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsanca Yaşamak Masalı

10 1
01.11.2025

“Hâl bu ki…” bu, hâl değil; hâlsizlik, dilsizlik ve bir boşluk ki dolmuyor; dolmuş ki ötekileri almıyor. Bir hayat usaresi de salmıyor. Salınıp gelmiyor; o “İnsanca Yaşamak Masalı.”

Eh, yine gidip seçiyoruz. Şu olsun. Bu burda dursun. Sonra bakıyorsun ya silahlı ya külahlı -bu da olmaz diyecekken- takım elbiseli, kravatlı ve yüzü gülmeme krizine girmişler olaya, mala, mülke, iradeye, idareye el koyuyor. Hattâ darbenin çeşitlerinden “kendi kendine de darbe…” de yapıp kendilerini orada zapt u rabt eyliyorlar. Ayıkla “taşın” pirincini! O kadar eksilmiş ki o beyazlık; azlıkta kalmış.

Ben, ego, benlik, enaniyet, hodbinlik/hodendişlik tahtında müstetir. Ama beride tahtından inmeyen yüzlerce yıllık fakirliğimiz ve çarelerin hep k/ötelenmesi…

Nereye kadar; sanatsız, edebiyatsız, medeniyetsiz, yağsız, yüzsüz, meymenetsiz, mesnetsiz, hissiz, kalpsiz, akıldan azadelik?!

İnsan bir nefes alır; değil mi! Başkaları da var, der. Bu kadar dar bir dünyaya saraylar büyük gelir, der.

Bir namazlık bir boğazlık dünyada bu kapkaç işler -seni bilmem de- bana göre değil… Hem taşıyamam bunca yükü. Dünyanın kendisi ağır zaten.

Yani insanlık pencerelerini hep açık tutmak insan işi işler… Yine yanisi şu ki yükü ortak taşıyalım.

Cumhuriyet, demokrasi dedikleri bu işte!

Onun için........

© Yeni Asya