Kestane üniversitesi
Heyhat!
Kapıların duvar; duvarların aşılmaz, telli dikenli olduğunu, hantalizmin kök saldığını, yerinde ve bizzat bir daha müşahede eyledim.
Kızdım da kendime; bile bile ne diye (diye!)
Haftada birkaç saat “şiir Tahlilleri, Şiir Saati...” gibi rahatlatan, tefekküre kapılar, pencereler aralayan “müfredat dışı” şeyler yapmaktı niyetim.
Şu hiçbir yerde makam mansıp edinemeyen şiirin gönlünü almaktı.
Şiirsizliğin geldiği yerler kavga gürültü… Derken savaş…
Her şey iki kere ikinin dört ettiği… Üzerine de etmiyor; iki kere iki hesapları yetmiyor ve tutmuyor.
Birikimlerimi/müktesebatımı kullanmak istediğimi, kadronun, paranın da çok önemli olmadığını dedimse de -edebiyatla uğraşan birisi olarak- derdimi anlatamadım; iyi mi?!
Ders alamadım; "dersimi" aldım, kös kös geri döndüm.
Hâlâ ezber de edemedim, ki o ne güzel........
© Yeni Asya
