menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Selim Abi’de bulduğumuz dostluk/yoldaşlık”

17 1
08.02.2025

Diğer

08 Şubat 2025

Dr. Selim Ölçer

İnsanın yaşamını on yıllık dönemler halinde anlamak, anlatmak mümkündür diye düşünürüm. Böyle bakınca benim dördüncü on yılımda (1989-1999), ikinci kızımın doğumu, yan dal ihtisası gibi önemli olaylar var ama bu dönemime şimdi bile nasıl bu kadar yoğun ve tutkulu yaşayabildik diye şaşırdığım, Ankara Tabip Odası’nda başlayarak, Türk Tabipleri Birliği içinde geçirdiğim yıllar damgasını vurdu diyebilirim.

Neredeyse ikinci evimiz gibi olan o binaların sigara dumanı dolu odalarında hayatımın ana figürü Dr. Selim Ölçer, Selim Abi’dir. Aslında zihnimde, kalbimde onun hemen yanında Füsun Sayek, Mahmut Ortakaya, Ata Soyer, Ali Süha Çalıkoğlu, Eriş Bilaloğlu, Okan Akhan, Metin Bakkalcı, Yasemin Gazioğlu, Sultan Çeçen gibi arkadaşlarım durur ve Selim Abi’nin ismini söyleyince, onların isimleri de dilimden dökülür ve şimdi, bu satırları yazarken olduğu gibi gözlerim dolar. O yıllarda içinde birçok insanın olduğu, bir tür beraberce büyük bir halaya durduğu, sıra dışı bir topluluktuk ve beraber soluk alıp veriyorduk diyeceğimiz kadar birbirimize yakındık ama bu topluluğun kalbi Selim Abiydi. Belki daha doğrusu ve onun tercih edeceği şekilde söylersem hepimiz birlikte atan büyük bir kalp gibiydik.

Onda ne bulduk da bu kadar bağlandık, hala geçenlerde geçirdiğim bir zorluktan çıktığımda çocuklarımdan sonra ilk onu aradığımda telefonda ağlaşacak kadar bu yakınlığı nasıl koruyabildik sorusunu zaman zaman düşünürüm. Bunun ilk cevabı onun şahsında 1968 kuşağı ile bizim kuşağın buluşması, birlikte ve adını düşüne taşına, özene bezene “Etkin Demokratik Türk Tabipleri Birliği” koyduğumuz, etkisi 34 yıldır süren, harcında içtenlik, mücadele azmi, insanların dertlerine çare bulma isteği, demokratlık ve tabii iyi hekimlik olan bir hareketi beraber oluşturmamız olabilir. Hiç kuşkusuz bunun için bir araya gelmiştik ama ben bu cevabın eksik olduğunu söylemek isterim. Her birimizle, hemen hiçbir zaman incitmeden, rekabet etmeden, kızmadan, hükmetmeden, mutlak hakikat dili ile konuşmadan, belki biraz Tao’nun “Sahiplenmeden sahip olmak, karşılık beklemeden yapmak, yönetmeden yol göstermek...” sözleri ile anlattığı şekilde ilişki kurmuştu ve biz de başka örgütlerde pek rastlanmayan kocaman bir halka olabilmiştik.

Sanırım biz onda, birlikte iyi bir işin içinde olma atmosferini bir nefes gibi dolduran, yüzüne bakınca hemen bize geçen, dostluk/hısımlık/yoldaşlık duygusunu bulmuş ve bu yüzden bağlanmıştık. Yani aslında iki insanın birbirine bağlandığı gibi; yaşadıkça bunun kıymetini bildiği, emek verdiği, bakımını........

© T24