Bu memlekette hiç mi iyi şeyler olmuyor?
Neredeyse her birimizin günlük hayatımızda iliklerimize kadar hissettiğimiz ve maalesef büyük oranda kanıksadığımız bir medya bombardımanından söz edeceğim bugün. Evet, toplum olarak aynı tüm kutsallarımız, milli, manevi, kültürel ve moral değerlerimiz gibi ruh dünyamız, düşünce ve fikir dünyamız da ağır bir saldırı altında. Günün uyku hariç neredeyse her anında arkadaşlarımızın, eşimizin, dostumuzun, ailelerimizin, sıcak sohbetlerin, duygusal ya da zihinsel alışverişlerimizin yerine ikame ettiğimiz sosyal ağlar ve özellikle akşamları adeta kilitlendiğimiz televizyon programları aracılığıyla sistematik bir zulme tabi tutuluyoruz.
Öyle bir hale geldik, getirildik ki adeta maçların devre arasında hal hatır soracak, dizilerin reklam aralarında ibadetlerimizi ifa edecek derekelere yuvarlandık. “Hele bir reklam arasına kadar bekleyeyim de sonra akşam namazını, yatsı namazını aradan çıkarıverelim” aymazlığında ve hatta küstahlığında, hayatlarımızdaki önceliklerin sırasını ayarlayamaz hale gelip, Rabbimize yönelişlerimizi dahi “aradan çıkarılması gereken şeyler” olarak algılar gibi zavallı durumlara duçar oldu zaten çok da iyi olmayan........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d