'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder!
Belirsizlik bir yönetim yordamı. Eğer beceriyle sergilenebilirse yöneten açısından tercihe şayan bir yol olduğu açık.
Herkesin başına her an her şeyin gelebileceğini düşündüğü, ona göre davrandığı, kısa vadeli plan yapmakta dahi zorlandığı siyasal koşullar, sade yurttaşın sürekli ‘iki dudak arasına’ bakmasına neden olur. Usanmadan yinelediğimiz ‘temel haklar rejiminin askıya alınması’ durumu söz konusu belirsizliğin hukuksal zeminidir. Derli toplu bir hukuk devletinde yurttaş ‘ne yaptığında sonucunun ne olacağını’ bilir, çünkü ‘ne yapıldığında sonucunun ne olabileceği’ yasalar tarafından ve ‘önceden’ belirlenmiştir. Sürpriz yoktur. O zemin ortadan kalktığında ‘ne yapıldığında sonucunun ne olacağını’ belirleyen önceden saptanmış kurallar değildir artık.
Birileri barışçıl protestonun anayasal bir hak olduğunu düşünür, çünkü anayasa ve yasalarda yazan budur, ancak protestosunun bedeli ‘anayasada ve yasada’ yazanı doğrulamayabilir. Anayasa’da hükme bağlanan AYM kararlarının tüm organları, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağıdır, fakat gerçek yaşamda bağlamaz. Anayasa’da AİHM kararlarına özel bir değer verilmiştir, oysa gerçek yaşamda bir AİHM kararının çevresinden dolanmak için her şey yapılır ve karar değersizleştirilir. Mevzuatta tutuklamanın koşul ve kuralları bellidir, gerçek yaşamda umursanmaz ve tutukluluk cezaya dönüştürülür.
Üstelik her uygulamanın ‘hukuk kurallarına’ uygun biçimde yapıldığı iddiasıyla olur biter tüm bunlar, tarihimiz boyunca (Çiller ve Demirel gibi birkaç siyasetçinin bazı ifadeleri/itirafları istisna) hiçbir idare “Ben hukuka aykırı davranıyorum” dememiştir. ‘Yetkili ağızlara’ bakılırsa hiç kimse, bir yazı yazdığı için, bir şiir okuduğu için, bir konuşma yaptığı için, bir şeyi protesto ettiği için ceza almamıştır bu ülkede. Yazı yazan, şiir okuyan, konuşma yapan, protesto eden, TCK’nin filanca TMK’nin falanca hükmüne aykırı davranmış, yani ‘hukukun gereği’ olarak cezalandırılmıştır. Böyle söylerler. Çünkü, ‘şu sıralar böyle olması gerekiyor’, mevzuatta yeri olan bir ifade değildir.
Diyelim, Anayasa’nın 90’ıncı maddesi........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d