Yanık toprak taktiği
Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.
Yağmuru çağıran, toprağa bereket, sıcağa serinlik, havaya temizlik sağlayan ormanlarının dörtte biri yandı. Orman hayvanları da birbirinden değerli endemik barındıran bitki örtüsüyle birlikte öldüler...
Ansızın, birbirini izleyen zincirleme yangınlarda 60 bin futbol sahası, 17 milyon nüfuslu İstanbul’un dörtte üçü büyüklükte orman arazisi kül oldu.
Yurdumuz, meşum bir striptiz numarasında yeşil örtüsünden parça parça soyundu, toprak küle büründü. Daha sıcak, giderek daha sıcak olacak, çorak toprak şahrem şahrem çatlayacak ve çölleşecek.
Sanki yangın bombaları yağmuruna, düşman bombardımanına uğramışız gibi zincirleme başlayan bu yangınların nedenini, niçinini anlamaya çalışıyorum…
Yeşil Bursa’dan kara Bursa’ya dönüşen kentin AKP’li Yıldırım Belediyesi, yangınlardan aylar önce tam da çatır çatır yanıp kül olan yerlerde, bildik şirketlere “taşocağı ve kireç kuyuları” açmak için tabii ki ÇED raporuna gerek duymadan, ruhsat vermiş.
Aynı şirketler, Eskişehir ve Sakarya yangınlarında kül olan havzada, kömür çıkarmak için zaten sıraya girmişlerdi.
Oysa Eskişehir, Kütahya, Afyon arasında kalan ve Frig Vadisi diye anılan bu bölge, üç bin yıl önce Frigya’nın “yeşil ülke”siydi.
Frigler, üzerine titredikleri vadide ağaçlar sonbaharda yaprak dökünce yasa girerler; baharda yeniden........
© Cumhuriyet
