Ülkemizde bazen iyi niyetle atılan adımlar, sonunda beklenen fayda yerine olumsuzluklar getiriyor. Bunların en başında da yükseköğretimde karşımıza çıkıyor.
İnsanların ulaşmak için yıllarını verdikleri diplomalar, yıllar sonra ellerine geçtiğinde, verilen emeklere, harcanan zamana hayıflanıyorlar.
Ama hayıflanmak artık para etmiyor ve bir ideal için gençlik akıp gitmiş oluyor.
Şu anda yani içinde bulunduğumuz yıllarda, buna çok örnek vermek mümkün. Ama en başta gelenler arasında ise, eczacılar ve avukatlar geliyor.
Meslek odalarının uyarıları çığlıkları para etmiyor. Bu çığlıklar yatırım ve paralı ya da parasız öğretim verme yarışı arasında kaybolup gidiyor. Konuya girmeden bir anımı anlatarak devam etmek istiyorum. 1980’li yıllar, henüz 2 Almanya birleşmemiş ve ben Batı Almanya’da Erlangen kentinde üniversiteye hazırlanıyorum.
Hazırlık sırasında çeşitli üniversitelere ve meslekleri seçmeyi, hedefleyenler var.
Hocamız Frau Volz, bir gün kürsüye gelerek, ‘Değerli arkadaşları milli eğitim bakanımızdan ciddi bir uyarı var. Almanya’da 10 bine yakın öğretmen fazlası varmış. Bu nedenle eğer öğretmenlik sizin en büyük idealiniz ise, buraya yönelin. Yoksa işsiz kalırsınız !’ dedi.
İşte bir plan ve yöneltme örneği.

Ülkemizden bir örnek vermek gerekirse İstanbul Eczacı Odasının araştırma raporuna değineceğim.
Raporda şunlara dikkat çekiliyor........

© Aydınlık