Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın 2005’te görevdeyken tutuklanan ilk rektör olmuştu Hacettepe Üniversitesinde Haluk Özen tarafından Aşkın için başlatılan sessiz direniş bugüne bir hafıza bıraktı.
“Azıcık bir gelenek oluşturmak bile, bitimsiz bir tarih birikimini gerektirir.” Henry James’in bu sözü, üniversitelerin yalnızca bilgi aktarılan mekânlar değil, aynı zamanda tarihsel hafıza, etik duruş ve sessizce örülmüş direnişlerin taşıyıcısı olduğunu hatırlatır. Bugün bize küçük gibi görünen bir akademik refleksin ardında, çoğu zaman görünmeyen ama derin izler bırakan kolektif çabalar ve anlamlı sessizlikler vardır.
Bu yazının öncesindeki üçlemenin son halkasında, akademik özgürlüğün tabandan, dayanışmayla, mücadeleyle ve kimi zaman da yalnızca bir avuç insanın inadıyla inşa edilebileceğini söylemiştim. Benim gözümden kaçan ama hatırlatılması gereken mücadele örneklerinden biri de mensubu olduğum üniversitede, Hacettepe Üniversitesi’nde verilmiş. Bu da şunu doğruluyor: Türkiye üniversitelerinde akademik özgürlüğün ve kurumsal özerkliğin tarihi, her türlü sıkışmışlığa rağmen, kimi zaman etkili dayanışmalarla da yazıldı. Sessizliğin etkili sesleri her zaman varmış.
2005 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a yönelik tutuklama ve sonrasında yaşananlar, yükseköğretim kurumlarında bir tepkiye yol açsa da bu tepkilerin en semboliklerinden biri Hacettepe Üniversitesi’nde yaşanmış. Mensubu olduğum kurumun içinden yükselen bu ses, bugünden geriye dönüp bakıldığında yalnızca bir tepki değil, aynı zamanda bir vicdan ve dayanışma çağrısıydı.
2005 yılının sonbaharında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ve üniversitenin genel sekreteri, tarihi eser kaçakçılığı suçlamasıyla gözaltına alındı. Suçlamayı onuruna yediremeyen Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, gözaltında intihar etti. Kısa süre sonra Yücel Aşkın da görevden alındı. Olayın üzerinden çok geçmeden, bu sürecin yalnızca hukuki değil, aynı zamanda üniversiteler üzerinde planlanan daha geniş çaplı bir baskı döneminin başlangıcı olduğu anlaşılacaktı. Bu olaylar, sonradan “Ergenekon süreci” diye adlandırılacak gelişmelerin üniversitelerdeki ilk halkalarından biri olarak değerlendirildi.
Yücel Aşkın işinden ve özgürlüğünden olduğu davanın sonunda beraat etti. Onu tutuklatan Savcı Ferhat Sarıkaya ise yıllar sonra FETÖ davalarından mahkum olup hapase girdi.
Hacettepe Üniversitesi’nde o günlerde başlayan “beyaz kurdele” eylemi, bu baskıcı sürece karşı ilk tepkilerden biri oldu. Prof. Dr. Haluk Özen’in Pediatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ayşegül Tokatlı ile yaptığı bir fikir alışverişinin ardından, Samanpazarından alınan 50 metre beyaz kurdele öğretim üyelerine dağıtıldı. İlk olarak Sıhhiye Kampüsü Öğretim Üyeleri Kafeteryasında yakalara takılmaya başlanan bu sade ama anlamlı eylem, ifade........
© yetkinreport.com
