Susmakla susamak arasında
Susmakla susamak arasında
MUSTAFA ÇELİK
İmtihanlar dünyasında sürekli konuşmak yerine bazen susmak ta gerekiyor. Susmak ve tefekkür etmek, en fazla muhtaç olduğumuz hasletlerdir. İmanımızın kuvvet kazanması, amellerimizin istikâmet bulması ve hayatımızın huzura kavuşması, bu güzel vasıfları layıkıyla yaşamamıza bağlıdır. Rasulüllah (sav) buyuruyor: “Kim susarsa kurtulur.” (Sünen-i Tirmizî, Kıyamet, 50/2501; Darimi, Rikak, 5)
Yalan, gıybet, kötü söz, gösterişçilik, kendini temize çıkarma, gereksiz laflara dalma hususunda susan kurtulur. Bu hadisi bu şekilde, yani “Kötü şeyleri söylemeyip susan kurtulur” şeklinde anlamak gerekir. Zira doğruları anlatma, iyiliği emredip kötülükten menetme, gerektiğinde gerçeği söyleme dini vecibelerdendir. Yerinde yapılan bir suskunluk, insana huzur verir, vakar bahşeder, kalbî derinlik kazandırır ve kurtuluşa erdirir.
Bazı kelimeler vardır ki bir harf kadar yakın, bir dünya kadar uzak olurlar birbirine. “Susmak” ile “susamak” da işte bu kelimelerdendir. İlk bakışta sadece bir harf oyunu gibi dururlar; ama biraz durup düşününce, insanın hem bedenine hem de ruhuna dokunan derin bir sızıya dönüşürler.
Susamak, herkesin bildiği en temel ihtiyaçtır. Bir süre sonra dilin kurur, boğazın yanar, gözlerin suyu arar. Bedensel bir çağrıdır bu. Su ister, hayat ister. Dışarıdan gelen bir eksikliktir bu; yokluğu hemen fark edilir. Ne zaman suya uzansan, ihtiyaç kısa sürede giderilir. Yeniden can bulur insan.
Ama susmak öyle midir?
O, daha derinden işler. Fark edilmesi zordur. Çünkü sessizdir. Çünkü alışılmıştır. Bazen korkudan,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Andrew Silow-Carroll
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon