Edep libası sökülürse
Edep libası sökülürse
MUSTAFA ÇELİK
Hayat hayâ ile kaimdir. Hayâsı olmayanın hayatı olmaz. Hayâdan yoksun bir kimsenin hayatı yaşanmış sayılmaz; o kişi insanî değerleri kaybetmiştir. Gerçek ve anlamlı bir yaşam, hayâ (utanma duygusu, edep, ahlak) ile ayakta durur, onunla var olur.
İnsanı insan yapan bir iç derinliği vardır. Onu sıradan bir varlıktan ayıran, kalbinin ve vicdanının sesine kulak vermesidir. Bu sesin en asil yankılarından biri ise hayâdır.
Hayâ, sadece yüz kızarması değildir. O, insanın kendi iç denetimini sağlayan, görünmeyen ama hissedilen bir iç pusuladır. Bir şeyin yanlış olduğunu başkaları söylemeden fark edebilmek, hatta kimse görmese bile “bu bana yakışmaz” diyebilmek hayânın eseridir. Hayâ; kişiyi kötülükten, arsızlıktan, edepsizlikten alıkoyan bir bekçidir. Üstelik bu bekçi dışarıdan değil, içeridendir.
Modern çağda hayâ, ne yazık ki unutulmaya yüz tutmuş bir erdem gibi duruyor. Utanmak, geri kalmışlığın; sıkılmak, özgüven eksikliğinin göstergesi sayılıyor. Oysa hakikatte hayâ, olgunluğun ve kendini bilmenin alametidir. Edebi olmayan bir hürriyet, eninde sonunda başkalarının hürriyetine saldırır. Hayâ, bu sınırların farkında olmaktır.
“Hayat hayâ ile kaimdir” sözü tam da bu noktada derin bir hakikati hatırlatır. Hayâsız bir hayat, sadece var olmaktır; anlam taşımayan bir devinimden ibarettir. Hayâ ise yaşama değer ve yön kazandırır.
Bu yüzden, ne kadar ilerlersek ilerleyelim, ne kadar değişirsek değişelim, hayâyı yitirmemeliyiz. Çünkü hayânın bittiği yerde, insanlık da yavaş yavaş silinmeye başlar. Ebû Mesud........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein