Türkiye, nasıl vatan oldu?
Türkiye, nasıl vatan oldu?
AYHAN DEMİR
Yazılarımızı düzenli takip edenlerin bildiği üzere: Genellikle ‘dış meseleleri’ gündeme getiriyoruz. Ancak dışımızla ilgilendiğimiz kadar, elbette, ‘içimize’ de dikkat kesilmeliyiz.
Dikkat demişken…
Hiç dikkat ettiniz mi, bilmiyorum. Ben özellikle dikkat ettim, ediyorum. Sağcı veya solcu, mütedeyyin veya seküler hiç fark etmiyor. Birbirine taban tabana zıt fikriyata sahip olanların düzenlediği mitinglerin dahi, ortak bir özelliği var. Örneğin hem mütedeyyin / dindar, hem de batılılaşma yanlısı, din / dindarlık karşıtı olanların düzenledikleri mitinglere katılanların ellerinde ay-yıldızlı bayraklar görülüyor. Her iki grup da İstiklâl Marşı’nı okuyor; “Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl” diyor.
Görünürde, hiçbir dikkat çekici özelliği yok. Ancak her iki topluluk, birleştikleri noktada ayrışıyor, kesiştikleri noktada kutuplaşıyorlar. Çünkü “Türk” ve “Türkiye” kavramlarına, ellerindeki ay-yıldızlı bayrağa ve okudukları İstiklâl Marşı’na yükledikleri anlam aynı değil. İşte bu inceliği fark etmek, bu ayrıma dikkat etmek / çekmek gerekiyor.
Bugün kullanılan anlamlarıyla “Türk” ve “Türkiye” kavramları, yirminci yüzyılın başlangıcından itibaren gündeme gelmeye başlayan yersiz ve dolayısıyla köksüz bir proje olan “ulus-devlet” anlayışının ürünüdür. Bu anlayış, fiziki anlamda, Türkiye’yi bir bütün olarak tutabilmişse de, milleti tek bir vücut haline getirmeye muvaffak olamamıştır. Aksine çok parçalı hale getirmiştir.
Prof. Dr. İsmail Kara’nın Aramakla Bulunmaz isimli kitabında........
© Yeni Akit
