Siyasi meselelerin yargıya taşınması ve demokrasinin işlevsizleştirilmesi
Mustafa Nesim Sevinç
Siyasi meselelerin çözüm yeri mahkemeler değildir, ancak günümüzde hukuk, iktidar mücadelesinin bir aracı haline getiriliyor. Tarih boyunca yargının siyasallaşması, otoriter rejimlerin en belirgin özelliklerinden biri olmuştur. Nazi Almanya’sındaki "Halk Mahkemeleri", muhalifleri susturmak için kullanılıyordu. Stalin dönemindeki "Büyük Temizlik" davaları ise siyasi rakipleri ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Türkiye'de de 2013 Gezi Parkı protestoları sonrası açılan davalar ve 2016 sonrası KHK'larla binlerce kişinin meslekten men edilmesi, hukukun siyasi amaçlarla nasıl araçsallaştırılabildiğinin yerel örneklerini oluşturuyor.
Toplumun küçük bir kesimi, kurumları ele geçirerek çoğunluğun iradesini yok sayabiliyor. Mussolini'nin İtalya'sı veya Franco'nun İspanya'sı bunun tarihteki örnekleriydi. Türkiye'de ise 2017'de HSK yapısında yapılan değişiklikler sonrası yargı atamaları konusunda yaşanan tartışmalar, "azınlık tahakkümü" eleştirilerini besledi. Robert Michels'in "Oligarşinin Tunç Yasası" teorisi, anlaşılan o ki, bazı anayasa maddelerinden daha kalıcı olduğunu kanıtlayarak bu durumu açıklamakta hala geçerliliğini koruyor.
Toplumlar........
© Tigris Haber
