menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cahit Kılıç: Demokrasi, Hukuk ve İnsan Hakları Üzerine!

18 5
02.10.2025

Cahitkilic54@gmail.com

YAZI ARŞİVİ

Demokrasi, hukuk ve insan hakları… Modern siyasal tahayyülün üç sacayağı. Ancak bu kavramlar, yalnızca anayasal metinlerde yankılanan soyut ilkeler değil; aynı zamanda tarihsel mücadelelerin, felsefi gerilimlerin ve toplumsal çelişkilerin kristalleşmiş biçimleridir.

Demokrasi, halkın kendi kaderini tayin etme hakkıdır denir. Ama hangi halk? Hangi kader? Ve kim tayin eder? Demokrasi, çoğunluğun tahakkümüne mi, yoksa azınlığın haklarının teminatına mı dayanır? Rousseau’nun genel iradesi ile Tocqueville’in çoğunluk despotizmi arasında salınan bu kavram, günümüzde çoğu zaman bir prosedürler bütünüyle sınırlanır: seçimler, sandıklar, oylar… Oysa demokrasi, yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir yaşam biçimi olmalıdır. Diyalogun, eleştirinin ve katılımın sürekliliğiyle beslenen bir ethos…

Hukuk ise, adaletin kurumsallaşmış hali olarak sunulur. Ancak hukuk, her zaman adaleti mi temsil eder? Hukukun normatif yapısı ile siyasal iktidarın stratejik kullanımı arasındaki fark, tam da burada belirginleşir. Hukuk, iktidarın maskesi mi olur, yoksa ona sınır çizen etik bir çerçeve mi? Antik Yunan’da Nomos ile Dike arasındaki ayrım, bugün hâlâ geçerliliğini korur. Hukuk, yalnızca yazılı metinlerden değil, toplumsal vicdandan da beslenmelidir.

Ve insan hakları… En çok konuşulan, en az yaşanan kavram. İnsan hakları, bireyin dokunulmaz alanını tanımlar; ama bu alan, hangi koşullarda gerçekten korunur? İnsan hakları söylemi, kimi zaman Batı merkezli bir müdahale aracı, kimi zaman iç politikada bir meşruiyet zemini olarak kullanılır. Oysa insan hakları, insanın sırf insan olduğu için sahip olduğu değerin tanınmasıdır. Kant’ın “amaç olarak insan” ilkesi, burada yeniden hatırlanmalıdır.

Bu üç kavram, birbirinden ayrılamaz.........

© Tanyeri Haber