1 Ekim’den sonra: 'Seçici normalleşme'ye doğru mu?
Kısa bir molanın ardından geçtiğimiz hafta çarşamba yazılarına tekrar başlamış, yeni dönemin ilk yazısında da geçen 1 Ekim’den bu 1 Ekim’e yaşananların bir bilançosunu çıkarmaya çalışmıştık.
O bilanço, özet olarak şöyleydi: Özellikle 31 Mart seçimlerindeki yenilgisiyle birlikte giderek topluma bir hikâye anlatmakta, bir gelecek tasavvuru sunmakta zorlandığını fark eden iktidar, benim “seçimsizleştirme” diye adlandırdığım bir süreci yürürlüğe sokmuş ve buna uygun hamleler yapmaya başlamıştı.
Seçimlerin ve sandığın resmi olarak ortadan kaldırılması değil, iktidar lehine formaliteden ibaret hale gelmesi anlamına gelen seçimsizleştirme için Kürt siyaseti Öcalan üzerinden masaya davet edilmiş, CHP ise iç düşman kategorisine yerleştirilmiş ve bir tasfiye operasyonuna maruz bırakılmış, hem cumhurbaşkanı adayı hem de çok sayıda belediye başkanı cezaevine atılmıştı.
Bu sürecin miladı olarak geçen yıl 1 Ekim’i, yani Meclis’in açılışını ve Erdoğan’ın orada yaptığı konuşmada yeni dönemin giriş şifresi olan “iç cephe”yi kullanmasını ve Bahçeli’nin de bu giriş şifresi uyarınca gidip DEM’lilerle tokalaşmasını işaretlemiştik.
O tokalaşmanın basit bir nezaket tokalaşması olmadığı kısa sürede anlaşılmış, Öcalan’ın silah bırakma çağrısı ile CHP’ye yönelik çökertme operasyonu bir master planın iç içe geçmiş halkaları olarak karşımıza çıkmıştı.
Velhasıl geçen yıl 1 Ekim’den bu 1 Ekim’e ülke yeni bir konjonktüre sokulmuş, “ömrü vefa edene kadar” konseptinin hayata geçirilmesi için düğmeye basılmıştı.
Yazı 1 Ekim günü yayınlandı ama ben yazıp gönderdiğimde henüz Meclis açılış töreni gerçekleşmemişti; yine de yazıda bu 1 Ekim’in de içine girilen süreçte yeni bir evreye geçişin başlangıcı olabileceği yönünde bir tahminde bulunuluyordu.
Açılışta öyle görüntüler verildi ki bu tahmin henüz üzerinden 24 saat bile geçmemişken ve üstelik beklediğimin de ötesinde güçlü bir şekilde doğrulanmış oldu; “ömrü vefa edene kadar” konseptine uygun bir şekilde, içine sokulduğumuz seçimsizleştirme konjonktüründe yeni bir evreye geçilebileceğinin ilk işaretleri verildi.
Aslında Erdoğan, Meclis açılışı öncesi ABD’ye meşruiyet ve beka satın almaya gitmişti. Boeingler, sıvı doğalgaz alımı, nükleer anlaşma, nadir mineraller, Hamas’ın Trump anlaşmasına ikna edilmesi vs. de bunların bedeliydi. Ancak bunun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d