menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

GÖKTEKİNDEN EMİN OLMAK

9 6
25.04.2025

“Celâl” ve “Cemâl”, kemâlin iki kutbudur. Tıpkı umut ve korku, müjde ve uyarı, tatlı ve acı, hayat ve ölüm gibi. Bütün bu zıtlıklar insânın olgunlaşması için Allāh’ın, hayatın içine koyduğu değişmez kānunlardır. “İnsânın ikizi olan” Kur’ân’da da bu yönteme tanık olunur. Bir bakarsınız âyetler, karıncanın su içeceği kadar sâkin bir deniz çizgisinde giderken, beklenmedik bir anda çıkan fırtına ile deniz kabarır, dalgalar büyür, sahile güçlü bir şekilde çarpmaya başlarlar. Veya âyetler gökyüzü gibi huzurlu, mutlu, insânın içini ısıtan güneşiyle gülümserken, âniden bulutlarla kararır, gürlemeye başlar ve yıldırımlar yağdırırlar. Mülk/16-18. âyetleri de böyledir. Allāh’ın bakın dediği semâ dalgalanmış, gezin dediği arz da sarsılmaya başlamıştır: “O Gökteki’nin, yeryüzünün bir gün gelip sarsılmaya başladığında sizi yutmasına izin vermeyeceğine emin olabilir misiniz? Yahut O Gökteki’nin, Benim uyarımın ne kadar [doğru] olduğunu size gösterecek olan ölümcül bir kasırgayı üstünüze salmayacağından emin olabilir misiniz? Doğrusu, daha önce yaşamış olanlar[ın birçoğu] da [Benim uyarılarımı] yalanlamıştı; ve Benim [onları] yok sayıp dışlamam ne korkunçtu![1]

Özellikle ilk iki âyetin başında yer alan “O gökteki” ifâdesini hesaba katmazsak diğer kısmı rahatlıkla anlamamız mümkündür. Çünkü başka âyetlerden de biliyoruz ki geçmişte hakîkati inkâr edicilerin başına Allāh’ın bir cezâsı olarak buna benzer birçok olay gelmiştir. Burada da yeryüzünün sarsılmasından, kasırgadan bahsedilmektedir. Fakat asıl soru/sorun ve yüzyıllardır Kur’ân müfessirlerini düşündüren ve anlam vermekte zorlandıkları nokta “O gökteki” ifâdesiyle işâret edilen özne ile ne kastedildiğidir. Bazı müfessirler burada maksadın “melekler” olduğunu söylemişlerdir. Bazı müfessirler ise bu ifâdenin Allāh’a işâret ettiğini söylemekle birlikte ifâdenin başında Arapça’da âidiyet bildiren “fî/içinde” edatının geçmesinden dolayı, Allāh’a mekân isnat etmek gibi bir yanlışa düşmemek için bu âyeti müteşâbih sayıp açıklamasına/yorumuna girmemişlerdir.

Aslında bu âyeti anlamayı zorlaştıran husus burada geçen “semâ” kelimesini “gökyüzü” olarak anlamaktan kaynaklanmaktadır. Mülk/4-5. âyetlerde de değindiğimiz gibi semâ ifâdesi cismânî anlamın ötesinde yücelik ve üstünlüğe işâret etmekte olup, maddî/ mânevî, cismânî/rûhânî bütün varlıkların, mekânın ve zamanın üstü demek olan mutlak yükseklik mânâsındadır. İşte bu anlama göre gökte olan ancak Allāh’tır. Çünkü........

© Mir'at Haber