Bir Kalp Krizinin Ortak Vicdana Dönüşü
Milletlerin kalbini birleştiren şey bazen bir sessizliktir, bazen de bir kalp atışıdır.
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir sağlık haberi, politik kutuplaşmanın kıyısında biriken yorgun toplum ruhuna kısa ama etkileyici bir nefes oldu. Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği kalp krizi ve sonrasında gelen “iyi haber”, bu ülkenin dört bir yanından yükselen içten dualar ve temennilerle adeta birleştirici bir yankıya dönüştü. Farklı görüşlerden, farklı inançlardan, farklı geçmişlerden insanlar, bir anlığına ortak bir kalp etrafında birleşti: “İyi olsun.”
Siyaset, çoğu zaman ayrıştırır. Ama bazı siyasetçiler vardır ki, sözleriyle değil yürekleriyle köprü kurarlar. Sırrı Süreyya Önder, sadece bir politik figür değil; aynı zamanda şiirin, mizahın ve hümanizmanın diliyle halklar arasında bağ kurmaya çalışan bir barış elçisidir. Onun dili, bir kabile dili değil; Anadolu’nun, Mezopotamya’nın ve yüzyılların yorgun ama dirençli halklarının ortak vicdanıdır. Onun başına gelen, sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, kolektif bir hassasiyetin harekete geçmesidir.
Barış…
Ne garip kelime. Herkesin istediği ama kimsenin kolay kolay cesaret edemediği bir mucize. Ve ne acıdır ki, barışı savunanların kalpleri çoğu zaman yorgun düşer. Belki de bu yüzden, tarihin barış elçileri hep narindir, ama sesleri derindir.
Barışın elçileri, tarih boyunca hep incitilmiş, anlaşılmamış ama sonunda iz bırakmış........
© Milat
