Hayat Ağacının Kökü: Aile
Hayat, tek başına sergilenen bir sirk cambazlığı zannedilir çoğu zaman. Her birey, kendi ipinde ustalaşırken, görünmeyen bir ağla birbirine güvenmek zorundadır. Sahnenin ardındaki karmaşa ne olursa olsun, hayatın seyircisi önünde, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi bir denge oyunu sergilenir durulur.
Sosyolojinin derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, insanın yaşam sahnesinde üç farklı surette beliren yoldaşlardan bahseder: yaprak insan, dal insan ve kök insan.
Yaprak insanlar, ömür denen ağacın yalnızca belirli bir mevsiminde yeşerenlerdir. Hafif bir rüzgâr estiğinde, havalar biraz serinlediğinde, ruhunuz bir anlık sendelediğinde, tutundukları daldan nazlı bir vedayla kopup giderler. Göz yanıltan bir güzellikle, hayatınıza renk kattıkları yanılgısını sunarlar. İlkbaharın coşkusu ve yazın bereketiyle gürleşir, varlıklarıyla yaşamınıza heybetli bir görünüm verirler. Ne var ki, ömür mevsiminiz sonbaharın melankolisine döndüğünde, birer birer sessizce çekilirler. Onların gidişiyle, yaşam ağacınızın çıplak dalları daha belirginleşir, kendi gerçeğinizle yüzleşmeye başlarsınız. Her ne kadar varlıkları hoş bir yanılsama olsa da, yoklukları kalbinizde bir hüzün bırakır. Kışın soğuk nefesiyle birlikte onlardan eser kalmaz ve siz, yalnız kalan dallarınızla, gövdenizin ve köklerinizin derinliklerinden aldığınız o kadim güçle en çetin fırtınalara dahi direnmeye devam edersiniz.
Bir de dal insanlar vardır hayat ağacınızda. Yapraklar........
© Milat
