menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğancan Özsel & Armağan Öztürk yazdı – Siyaset tükendiğinde: CHP içi mücadelenin sınırları ve sonuçları

67 1
14.09.2025

Özgür Özel, Ruşen Çakır’a verdiği röportajda “bu CHP’nin kendi iç kavgası değil, AK Parti iktidarının planlı bir operasyonu” diyor. Bir diğer ifadeyle iktidarın CHP’yi karıştırmaya çalıştığını, parti içine yargı sopasını kullanarak çomak soktuğunu söylüyor. Bu tespitlerin yersiz olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak Özel’in sözleri gerçeğin yalnız bir bölümü. Madalyonun diğer yüzünde CHP hizipleri arasında yaşanan kıyasıya rekabet var. Özel bunu reddetse de iktidar aslında zaten açılmış bir yaraya tuz basıyor, içten içe yanan bir ateşi körüklüyor. Fizikteki “boşluğa iş yapılmaz” ilkesi politikada da geçerli. İktidarın hamleleri bir boşluğa yapılmıyor ve CHP içerisindeki bir mücadeleye denk düşüyor. Bu mücadelenin, iktidarın politikalarının da etkisiyle son aylarda rutin siyasi rekabetin ötesine geçerek, iyiden iyiye bir iç savaş görüntüsü vermeye başladığını söylersek abartmış olmayız.

Kimi zaman tarihsel ve siyasal çelişkiler uzlaşmaz niteliğe kavuşur. Aradaki anlaşmazlıklar olağan hukuk yollarıyla ve pazarlıkla çözülemeyecek kadar derinleşir. Savaşın kaçınılmaz hale geldiği böylesi ortamlarda gücün ve hakkın eşanlamlı hale geldiği bir doğa durumuna dönülmüş olur. Kim güçlüyse ve rakibine boyun eğdirirse, haklı olan da odur artık. İşte CHP’nin mevcut yönetimi ile Kılıçdaroğlu hizbi arasındaki rekabet de böylesi bir doğa durumu seviyesine inmiş durumda. Tarafların birbirlerine mesaj verirken kullandıkları “baba ocağı” ya da “kardeşlik hukuku” gibi metaforların sıcaklığı sizi yanıltmasın. Aksine bu metaforlar, aile içi birlik ve bağlılık imaları ile, aslında süregiden mücadelenin kamusal açıklık karşıtı, kapalı ve otoriter doğasını yansıtmakta. CHP bir hane ve tüm partililer kardeş. Her iki taraf da hane içerisindeki bir aile reisinin, pater familias’ın otoritesine itaat edilmesi gerektiği konusunda hem fikir. Sorun bu hanenin reisinin kim olduğu, kim olması gerektiği konusunda düğümleniyor. Bu anlaşmazlık sürdüğü müddetçe taraflar birbirlerinin kurdu olarak kalmaya devam edecek. Hayatta kalmak için gerekli gördükleri her şeyi yapmayı mubah sayacaklar. Çünkü siz ayakta kalırsanız rakibiniz yok olur. Siz yerdeyseniz düşmanınızın dişleri boğazınızı kanatıyor demektir. Dolayısıyla bugün karşımızda duran, yargının ve kolluk gücünün devreye sokulduğu, iktidarın imkanlarının zımni desteğinin arzulandığı, ihanet suçlamalarının ve hırsızlık imalarının yüksek sesle dillendirildiği bir iç savaş.
Hukuk siyaseti şekillendirebilir mi?

Bu iç savaş hatırlatması aynı zamanda meselenin hukuki yollarla çözülemeyeceğine işaret etmesi bakımından da önemli. Zira siyasi sorunlar hukuki yollarla çözülemez. Fazilet Partisi içindeki Yenilikçiler-Gelenekçiler çekişmesini ya da MHP’nin Bahçeli ile karşıtları arasındaki bölünmüşlük halini hatırlayalım. Her iki örnekte de türbülans bölünme ve tasfiye seçenekleriyle aşılmıştı.........

© Medyascope