Gözünle gördüğüne bile güvenme
Dört kardeş kendi yuvalarımıza çoktan uçmuştuk. Bir yaz akşamı karnıyarık yaptım bahanesiyle annem gene hepimizi toplamıştı.
Kardeşim Sevim gene balkona kaçmış zehir buharı eşliğinde geceyi izliyordu. Necdet’in gelip bahçeye park ettiğini ve apartmana girdiğini görerek karşılamak üzere içeri girdi. Az sonra kapının zili çalınca açmak üzere seğirttiğinde babam da “Zeki geldi” diyerek ayaklandı. Apartmanının kapıcısı Zeki hep bu saatlerde günlük çöpü almak üzere gelirdi çünkü. Sevim “Yok, Necdet geldi baba” dedi. Babam “Yok, bu Zeki’nin kapı çalışı” dedi.
Evin kapısı, salonu diğer odalara bağlayan koridorun tam ortasındaydı. Sevim uzanıp kapıyı açtığında kapının salon tarafında kalan babam kapı zilinin olduğu sağ tarafta dikilen Zeki’yi görerek “Ben haklıymışım gördün mü?” kapsamında Sevim’e bakıp gülümsedi. Benim çöpü çıkarmak için mutfağa yöneldiğimi de görerek salona geri döndü. Sevim kapıyı koridorun içine doğru açarken mecburen geri çekildiği için kapının sol tarafında dikilen Necdet’i görüp babamın gülümsemesini kendi galibiyetine saydı. Necdet’le Sevim salon yerine odaya yöneldikleri için babam Necdet’i görmedi. Benim çöp için kapının tam karşısındaki mutfağa yöneldiğimi gören Zeki hiç sesini çıkarmadığı için Sevim de Zeki’nin geldiğinden haberdar olmadı. Necdet ve Zeki’nin aynı anda kapının iki ayrı yanında olduğunu sadece ben görmüş oldum. Çünkü biri sağdan biri soldan bakarken ben tam karşıdan bakmaktaydım. Bakış açısı denilen şeyi ilk defa gerçek anlamıyla o zaman anladım.
Bu sahneyi pek çok defa pek çok farklı kişiye anlattım çünkü çok etkilenmiştim. Bakış açısı denilen şeyi bilmez değildim. Ancak bildiğimizi sandığımız şeyin bilinç düzeyine........
© Medya Günlüğü
