Afrika’nın kalbinde, sonuçları tüm bölge için kritik olan bir trajedi yaşanıyor. Sudan’daki çatışmalar, temelinde iki Sudanlı aktör olan ordu ile Hızlı Destek Güçleri (HDK) arasındaki iktidar mücadelesinden kaynaklanıyor. Ancak, bu iç savaşın jeopolitik boyutu, uluslararası aktörlerin müdahil olmasıyla çok daha karmaşık bir hal aldı. Bu karmaşık tablo içinde, Türkiye’nin bölgedeki tarihi bağları ve stratejik çıkarları, çatışmanın şekillenmesinde önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. perdenin arkasında çok daha derin bir hesap var.

Bu savaş, Türkiye’nin Afrika’daki yükselişini durdurmak isteyenlerin eliyle büyüyor.

Bir Ada, Bir Vizyon: Sevakin

2017’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sudan ziyareti sırasında imzalanan anlaşmayla Sevakin Adası Türkiye’ye tahsis edildi.

Osmanlı döneminde Kızıldeniz’in kalbi sayılan bu ada, Türkiye için hem tarihî bir miras hem de stratejik bir fırsattı.

Türkiye burada turizmden çok daha fazlasını planlıyordu: Afrika’nın doğu sahilinde güçlü bir ticaret ve lojistik merkezi kurmak istiyordu.

Fakat bu girişim Mısır, İsrail ve BAE üçlüsünü ciddi biçimde rahatsız etti.

Çünkü Sevakin, Kızıldeniz’in tam ortasında, Süveyş’ten Bab el-Mendep’e uzanan enerji koridorunun kilit noktası.

Türkiye’nin burada varlık göstermesi, hem İsrail’in güvenlik hesaplarını hem de BAE’nin ekonomik çıkarlarını doğrudan etkiliyordu.

Türkiye, çatışmalar boyunca tutarlı bir politika izledi. Resmi söylemde, Türkiye;

· Sudan'ın birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin açık destekçisi oldu.

· Çatışmaların derhal durması, insani yardımlara engel olunmaması ve masum sivillere yönelik saldırıların sona ermesi çağrısında bulundu.

· Sorunun çözümü için diyalog ve ulusal uzlaşıyı savundu.

BAE’nin Sudan........

© İstiklal