Alp Arslan ve Diyojen
Romen Diyojen, Doğu Roma ordusunun önemli komutanlarından biriydi. Özellikle Balkanlarda Peçeneklerle yapılan savaşlarda ön plana çıkmış, şöhret ve itibar kazanmıştı. Devlet bürokrasisinde mühim görevler üstlenen Kapadokya kökenli tanınmış bir aileye mensuptu. Askerî başarıları ve tanınmışlığı onu başkentin en güçlü adamlarından biri haline getirmişti.
Dönemin İmparatoru X. Kostantin Dukas 1066 yılında öldü. Geriye üç erkek evlat bıraktı. Ancak çocukların yaşları küçük olduğundan karısı Evdokia onların naibesi sıfatıyla kraliçe ilan edildi.
Ne var ki Kraliçe’nin yönetimi istenileni veremedi. Memnuniyetsizler çoğaldı. Saray entrikaları, müdahaleler, ordu içindeki gruplaşmalar birbirini izledi. Devlet idaresinde büyük bir boşluk doğdu. Bu boşluğu fırsata çevirmek isteyen Romen Diyojen, askerî bir darbeyle iktidarı devirmek istedi. Fakat başaramadı. Yakalandı, hapse atılıp idama mahkûm edildi.
İnfaz öncesi Kraliçe Evdokia onunla konuşmak istedi. Zincire vurulmuş bir şekilde huzura getirdiler. İşte o anda tarihin ender rastlanan hadiselerinden biri gerçekleşti. Kraliçe, namı Bizans’ı saran bu cesur, karizmatik ve yakışıklı generalden etkilenip evlenme teklif etti.
Diyojen’in idam mahkûmu bir ihtilalci olarak girdiği saraydan imparator olarak çıktığı bu görüşmeye, Bizanslı kimi tarihçiler romantik bir anlatımla yaklaşırken kimileri de genç bir kadının çaresizliğine vurgu yaparlar. İdare mekanizmasına yuvalanmış cuntalarla başa çıkamayacağını gören Kraliçenin güçlü bir şahsiyeti imparator yaparak kendisini ve çocuklarının geleceğini güvence altına almak istediğini yazarlar.
Bu yorumlardan hangisi doğrudur bilinmez. Bilinen; Kapadokyalı Diyojen’in 1068 yılında IV. Romen Diyojen (IV. Romanos Diogenis) adıyla Doğu Roma İmparatoru olduğudur.
Bizans’ın bin yıllık köhne yapısına ve bozulmuş düzenine 38 yaşındaki genç bir generalle çare arandığı bu yıllarda, Doğu’da yeni, güçlü ve dinamik bir devletin yıldızı parlamaya başlamıştı.
24 boydan oluşan Oğuz Türklerinin Kınık Boyu tarafından tarih sahnesine çıkarılan devletin adı Büyük Selçuklu İmparatorluğuydu.
1037 yılında Tuğrul ve Çağrı adında Türkmen Beylerinden iki kardeş tarafından kurulmuş bu devlete, dedeleri Selçuk Beyin adı verilmişti. Tuğrul Bey Sultan, Çağrı Bey en önemli yardımcısı ve komutanıydı. Mensubu oldukları Türk devlet geleneğini, İslam’ın cihat ve gaza ruhuyla birleştirip hızla büyümeye başlamışlardı. Öyle ki; kısa zamanda Hazar Denizinin kuzeyinden Hürmüz Boğazına, Umman’dan Taberistan’a, Kazvin’den İsfehan’a, Nihavent’ten Şehrezur’a kadar bölgedeki İslam topraklarının çoğuna hâkim olmuş, Abbasi Halifesinin bulunduğu Bağdat ve Musul civarını kontrol altına almışlardı. Hedefleri, İslam dünyasının birliğini sağlamak, ardından Bizans topraklarına yönelmekti. Yeni Kızılelma, Roma başkentinin fethiydi. Gürcü, Ermeni ve Bizans ordularına yönelen........
© Haber7
