menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barış mekaniği savaş mekaniğine karşı

8 8
13.10.2025

Savaşı mekaniği başlıklı yazımızda (Bir önceki yazımız) savaşın bir anda çıkmadığını, gerek devletler arası denge ve iklimin gerekse ana muharrik güçlerin (Süper güçlerin) aşama aşama savaş olgusunu hazırladığını; bu savaşa hazırlık aşamalarının somut, gözlemlenebilir ve ölçülebilir olduklarını yani bariz göstergelerinin olduğunu belirtmiştik.

Buna şunu da şimdi ilave edelim ki, “Savaşın şoven bir kahramanlık olduğu çağlar geride kaldı” sözünü söyleyen Eisenhower'dan bu yana çok daha fazla ilerleme olmuştur. Artık, yüksek teknoloji ile üretilen silahların kapasiteleri bilindiği için savaşların sonuçları da meçhul olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla salt hamaset ile milletlerini veya ordularını yöneten liderlerin sözlerinin ve yeteneklerinin gerçekliğini bilmek için savaşları beklemek gereği ortadan kalkmıştır. Yüksek teknolojiye dayalı savunma sanayii üretimi silahlar savaşın sonucunu tesadüf olmaktan çıkarmışlardır.

Gerek savaşın yapılandırılması gerekse baştan sona program dahilinde yürütülmesi anlamında kullandığımız savaşın mekaniği tabirinin eski Sovyet blokunda kullanılmış olması bizi şaşırtmasın, Atlantik ötesindeki bu tabirin karşılığı savaş prosedürleridir. Tıpkı bir üretim bandında olduğu gibi çok sayıdaki prosedürler birbirlerini tamamlayarak, motive ederek, bir bütün oluştururlar. Bu artık tesadüflerin değil rasyonalite ve matematiksel hesaplamaların geçerli olduğu bir alandır.

Her iki sistemde de tabirler, yaklaşımlar farklılık arz etse bile öz aynıdır. Sadece böylesi güç sistemlerinin kendilerine özgü katma değer ilaveleri görülebilir.

Savaşın Mekaniğini Bilmek Neye Yarar?

Bu soru tam da savaşın mekaniğini yazma sebebini göstermektedir. Savaşın, şiddetin, bir ülkeyi tahrip edebilecek tanımlı ve tanımsız diğer risklerin her aşamadaki gelişimini ve dar spesifik anlamda operasyonel mekaniğini çözümleyerek bazen bir karşı savaş mekaniği bazen de tercihan barış mekaniği geliştirmek, inşa ve icra etmek hedeflenmiştir.

Savaşın Mekaniğinin Yapı çözümü savaşların önlenmesine, savaşmadan zaferler kazanılmasına, hiçbiri yapılamaz ise rakibin savaştaki tahribatını azaltmaya yarayabilir. Peki savaş mekaniğinin yapı çözümü nasıl yapılır? Öncelikle savaş mekaniğinin ana göstergeleri titizlikle tespit edilir. Bu göstergelerin bazıları savaşın aktörlerinin kendileri ve tutumlarıdır; bazıları aktörlerin imkan nispetinde somutlaştırılan ilişkileri ve gerilimleridir; bazıları bir silahlanma programı olabilir bazıları yoğunlaşan istihbarat operasyonları bazıları artık belirgin bir şekilde savaşa götüren düşünülmüş bir söz olabilir.

Savaş mekaniğinin yapı çözümü şartlara göre ya karşı bir savaş mekaniği tasarımına ya da bir barış mekaniğinin tasarımına imkan verebilir. İster bir karşı savaş mekaniği isterse barış mekaniği inşa ederek başarıya ulaşmak için yapılacak ilk iş savaş mekaniğindeki bir halkanın tercihan mümkün olduğu ölçüde daha fazla halkanın nötralize edilmesi ve mekanik zincirden çıkartılmasıdır. Salt savaş olgusu içindeki bir tasfiyeye örnek vermek gerekirse 1. Dünya Savaşındaki Bulgar Cephesinin ve Bulgaristan’ın çökertilmesi tam bu maksadımızı karşılayacaktır. İttifak Devletlerinin birbirini de tamamlayan iki devleti Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki Via Militaris’in (askeri lojistik hattının) bize halkası olan Bulgaristan’ı zayıf halka olarak tespit eden Selanik’teki çokuluslu birliklerin komutanı Louis Franchet d’Esperey Bulgaristan’ın Makedonya Cephesini Vardar Taaruzuyla düşürerek Bulgaristan’ın savaş dışı kalmasına neden olmuştur. Eylül 1918’de imzalanan Selanik Ateşkesi aslında Bulgaristan’dan fazlasını İttifak Devletlerine kaybettirmiştir.

Bazen de böylesi bir halka savaş dışı diplomatik yöntemlerle nötralize edilir. Bismarck'ın 1870 Sedan Savaşından önce Fransa’yı yalnızlaştırması buna iyi bir örnek sayılabilir.

Savaş Mekaniğinin Yapı çözümü ve Barış Mekaniği İnşası

Ancak savaş mekaniğinin yapı çözümü ve entegre halkalarının tespiti titizlikle yapılmalı ve kesinlik ifade eden objektif ölçümlerle tanımlanmalıdır. Bu işlevin geleneksel usullerle yapıldığı geçmişteki örnekler bile bugüne ışık tutucudur. Timur’un Anadolu’ya tam yönelmeden önce Suriye’ye gelmesi ve Memluk Sultanını yendikten sonra Şam’ı kanlı bir şekilde ele geçirmesi üzerine, Memluk Sultanı Timur’un niyetini tahkik etmesi için Mukaddime yazarı İbni Haldun'u bir heyetle Timur’a gönderir. İbni Haldun o dönem Mısır'da dört mezhebin baş kadısıdır. Timur'un karargahında bir ay kalan İbni Haldun bu süreçte gözlem yapar, Timur ve danışmanlarıyla ilmi sohbetlerde bulunur. Yakın coğrafyadaki devletlerle ilgili soruşturmalar yapar. Dönüşte Memluk Sultanına şöyle söyler: “Eğer Timur’un Mısır’a saldıracağını düşünüyorsan müsterih ol, O’nun Mısır’a saldırma niyeti yok. Üstelik Timur yaşlı ve ölümü yakın… Ama Osmanlı Devletine dikkat et. Zira nizam (Düzen) kuruyorlar”. İbni Haldun’un bu hükme varmak için hangi akli süreçler yaşadığını, hangi bilgileri ve bulguları kullandığını bilemiyoruz. Ancak, Timur gibi devasa orduyla ilerleyen hatta Şam gibi bir şehri de fetheden bir hükümdarın Mısır’a saldırmayacağını kesin bir dille ifade etmek kolay olmasa gerek.

Muhtemelen İbni Haldun gibi zeki bir ilim adamı ve diplomat ve siyasetçi Timur imparatorluğunun attığı adımları analiz etmiş olsa gerek. Dİğer yandan Timur’un ölümünün yakın olduğunu tespit etmesi de enteresandır. Zira Timur bu tespitten beş (5) yıl sonra ölecektir. Bu İbni Haldun’un ne derece de keskin bir gözlem gücü olduğunu göstermektedir. Diğer yandan, Sultan istemediği ve sormadığı halde Osmanoğulları ayrıntısı da dikkate şayandır. Zira 116 yıl sonra Mercidabık’ta iki devletin orduları karşı karşıya gelecek, Ridaniye ile de Memluk Devleti tarihten silinecektir. Bugünkü anlamda teknik formasyonları olmamakla birlikte geçmiş dönemlerdeki devlet adamı ve müsteşarlarının savaş mekaniği, siyasi yönelim analiz yöntemlerinin olduğunu görmekteyiz. Yavuz Sultan Selim’in de Safeviler konusunda olduğu gibi yükselen dinamik, kan bağına baskın gelen ve fetihçi inancını ve Ruslar ile ilgili olduğu gibi yüksek nüfus artışını (Oğlu Süleyman’a: “Moskova gavuruna dikkat et çünkü çok ürüyor”) bir savaş dinamiği olarak dikkate aldıklarını görmekteyiz. Bu iki durumun bir savaşı tetikleyeceğini daha doğrusu Osmanlı mülküne bu güçlerden bir risk doğacağını öngörmüştür. Savaş mekanizması ve güç odaklarının analizi konusunda daha sistematik davranan güçlerin olduğunu da biliyoruz.

Mesela Çin geleneksel olarak iyi yetişmiş diplomatlara (Elçilere) sahiptir. Savaş mekaniğinin yapı çözümü ve entegre halkalarının tespitinin artık günümüzde daha objektif, somut ve iyi ölçümlenmiş analiz yöntemleri vardır. Biz burada popüler bir yazı çerçevesinde bazı göstergelerine işaret etmekle yetineceğiz.

Büyük Güçlerin Siyasi Dönüşümleri

Herkesçe ABD hakkında bilinen bir tarihi izolasyonist dönem vardır. Bu dönemde ABD içine kapanmış, dış dünyadaki savaşlara ve gerilimlere kapısını kapatmış, sadece kendi iç meselelerini çözmeye ve iç üretimini arttırmaya ve kendi keşifler yüzyılını yaşamaya odaklanmıştır. Genel bir tarih vermek gerekirse 1792’de (George Washington) somut olarak başlayan bu politika Başkan Thomas Jefferson (1801) tarafından genişletilmiş (tüm uluslarla barış, ticaret ve dürüst dostluk, hiçbiriyle ittifak kurmamak ilkesi), nihayet Başkan James Monroe (1826) tarafından daha da somutlaştırılmıştır, nitekim bu politika Monroe doktrini olarak bilinmektedir.

Bu dönem bütünüyle Amerika’nın icatlar yüzyılıdır, dünyanın diğer milletlerinden farklılaştığı bir dönemdir. Amerika Avrupa devletleri ve diğer devletler arasındaki savaşlarda tarafsızlığını koruma ilkesini benimserken pasif devlet olarak anlaşılmamalıdır. Amerika bu dönem dış politikada aslında sivil, ticari ve hükümet dışı organizasyonlar marifetiyle altyapı da inşa etmektedir.

Örneğin Board Misyonerleri bu dönemde Anadolu’da ve yakın........

© Haber7