SON DÖNEMDE NELER YAŞADIK VE SONRASINDA NELER YAŞAYACAĞIZ -2-
Hesap, plan ve program dendi mi üzerinde durup uzun uzun düşünmek gerek.
Hayat; bir nizam üzere kurulmuş, yani bir plan ve program çerçevesinde kurulmuş olup o şekliyle biz insanların yaşamına sunulmuş.
Kim tarafından?
Tabi ki ol deyince olduran, bir sevgi uğruna kainatı sevgi-şefkat ve merhameti ile donatan ve bizleri, biz insanoğlunu varlığımızdan haberdar kılan, her şeyin mutlak hakimi Cenabı Allah tarafından.
Biz insanların yaşamı bir plan ve program çerçevesinde gerçekleştiği gibi bu minvalde de yaşamamız ve hayatımızı bu çerçevede sürdürmemiz emredilmiş bulunmakta.
Hayatı yaşamak bir hesap kitap ister.
Bir nizam, bir plan ve program çerçevesinde yaşamak ister.
Ama Allah’ın bize sunduğu plan ve programı da unutmamak gerek. Biz her ne kadar plan ve program yapmış ve o ölçüde yaşamak istiyor olsak da bazen gerçekleştiremiyor olabiliriz takdiri ilahi gereği.
Geçen iki hafta önceki yazımızın sonrasında devam etmemiz gereken yazımıza yapmış olduğumuz plan ve programa rağmen beklenmedik gelişmeler nedeniyle gerçekleştiremeyip iki hafta erteleme gereği duyup bu hafta bugün başlamış olduk.
İki hafta önce ki yazımıza;
Zaman; geri dönüşü olmayan, yitirilmeye görsün geri dönüşü hiç mi hiç mümkün olmayan hazineler içerisinde en kıymetli bir hazinedir. Güzel ve anlamlı olan bu değerli hazineyi yerinde ve zamanında olmakla beraber anlamlı değerlendirmektir diye başlamış,
Peki; diye devam etmiş,
Bu mümkün mü?
Hayır.
En azından bizce…
Niçin? Sorusu ile devam edip
İslam Dünyasında yaşananları ele alacak olursak eğer;
En acı olan da bu. Yaşadığımız İslam Dünyası’ nın hemen birçok yerinde yaşanan zulüm, çekilen sıkıntı ve uygulanan soykırımın durmaksızın yaşanıyor olması ve buna dünya milletlerinin, özellikle de Müslüman toplumun birçoğunun duyarsızlık gösterip sessiz kalışlarıdır.
Müslümanlar, özellikle duyarlı Türk Müslümanları olarak bu noktada tek başımıza yeterli olmamaktayız. Çünkü; dünya Müslümanları olarak Müslümanlığımızda samimiyetsizlik sıkıntısı var.
Ha! Bize gelince, biz tüm unsurlarıyla bir bütün olan Müslüman Türk Milleti ne gelince bizimde içimizde bazı kesimlerin yaşantısından taviz vermeyip zulmedenlerin mallarını boykot yerine kendi milli ürünlerimizin alımında boykot girişimi teklif edilerek toplumu yanlışa ve ihanete sürüklüyoruz diyerek yazımıza son noktayı koymuş yaşanmış ve yaşanmakta olanların sonrasını bu hafta bugüne bırakmıştık.
Evet;
İki hafta öncesinden bugüne ne değişti ne değişmedi?
Bu sorunun cevabını sonuncudan başlayarak vermek daha anlamlı olur diye düşünüyoruz.
Geçen haftadan bugüne değişmeyen şey dünya Müslümanları üzerinde var olan baskı, şiddet, sıkıntı ve özellikle geçmişte ülkemizde terör uygulayıcılarının ağa babalarından aldıkları emir gereği 40 bin çocuğumuzun öldürüldüğü gibi bir nesil yok olsun düşüncesiyle Filistinli çocuklar üzerinde uygulanan soykırım,
Uyuyan Dev Çin’ in, sinsi olup şerre dayalı olan her şeyi el altında planlayarak uşak ve maşa olarak kullandığı ABD ve İsrail’ e yaptıran İngiltere ve Almanya’ nın yaşanan bu vahşete, cinayete ve de soykırıma sessiz kalışları,
Ukrayna ve Rusya arasında var olan savaşın devamı ve Rusya’nın var şiddetle soykırıma doğru giden gidişatının devamı,
ABD ve İran arasında geçmişte var olan ve yeniden hortlayan Nükleer Enerji sorununun devam etmesi ve gibi gelişmelerde bir değişimin olmaması.
Ülkemizde; düşünülen ve bir program çerçevesinde hayata geçirilmesi arzusu ile dile getirilen Terörsüz Bir Türkiye düşüncesinin sonuca varmaması noktasında başlatılan propaganda, provakatif eylemlerin........
© Günışığı Gazetesi
