menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Üfürülmenin dayanılmaz sağlıksızlığı

6 0
yesterday

Arayan uzun zamandır görüşemediği orta yaş avukat bir tanıdığının numarasıydı.
“Merhaba Salih hoca!”
“Merhaba!”
“Biliyorum çok kızacaksın ama sana birini soracağım.”
“Muhtemelen kızarım.”
“Evet kızacaksın ama şehirde meşhur bir hoca varmış. Bel ağrısı, baş ağrısı diz ağrısı olan herkes ona gidiyor. Vatandaş evinin önünde kuyrukta. Randevu alınamıyor.”
Kendisine de hoca diye hitap edildiği için mi bir ilgi kurabiliyordu?Bu yüzden belki aldığı eğitime vurgu yapmak gerekir diye düşündü.
“Bu hocanın tıp fakültesi mezunu bir hekim olmadığını tahmin ediyorum.”
“Evet. Ama çok diplomalıyı cebinden çıkartır. Bu adamdan randevu alınamıyor. Belki camianızdan ona ulaşabilirsin.Mutlaka sizden biri onu tanıyordur.”
Hastane randevularına torpil derken şimdi de hoca randevularına torpil arandığı bir dönemin gerçekliğiyle şaşkın şaşkın,
“Camianız derken!”dedi.
“Yani o dasağlıkçı sayılır.”
“O da sağlıkçı. Diploması yok. Ama senin için önemli değil. Tanıdığımı düşünüyorsun Ve torpil istiyorsun!”
Burada karşı atak olarak söyleyeceği çok şey vardı. Düşündü.
“Bak kardeşim benim asliye ceza mahkemesinde bir davam var. İyi bir arzuhalci tanıdığın var mı? Çünkü bir arzuhalciden hukuki yardım almak istiyorum.”
Belki sağlık bezirganlarını arzuhalcilerle kıyaslaması yanlıştı. Kasabada arzuhalci Fahri amcayı hatırlardı. Belki arzuhalci insanlara şifa sömürüsü yapandan daha masumdu.
“Misilleme yapıyorsun. Siz doktorlar yeterli olsaydınız biz…”
“Kupacıya, cinciye, muskacıya, üfürükçüye gitmezdik diyorsun…”
“Tam da öyle. Ağrılarıma hiç çare bulamıyorsunuz.”
Ona ne kadar sıklıkla doktora gittiğini, söylediklerini yapıp........

© Güneydoğu Ekspres