MASONLAR
Şimdi bu yazımızda ülkemizde bir zamanlar kapalı kutu olma özelliğini muhafaza edip ama sonrasında artık her ne hikmetse bu kapalı kutu anlayışını değiştiren bir ketumlar topluluğu bir “GİZ” den bahsedelim. Yani bir ömür boyu baş yastıkta hayat geçirdiği eşine bile dahi gizemli sırrın söylenilmeyeceğine dair yemin ettirilen masonluk nedir neymiş bir görelim.
Hele bir insan masonluğa aday olmaya görsün hemen o insan gizemli bir yemin töreninin ortasında bulacaktır kendini. Bu nasıl masonluksa yemin töreninin yapılacağı alan bile aydınlık ortamdan uzak karanlık dehliz bölmelerde yapılmakta. Ne diyelim gizemlilik bu ya, işte her şey bu loş karanlık ortamda gerçekleşmekte. Öyle ki; önce bir gizli el tarafından arkasından gömleğin sol kol kısmı çıkartılır, sonra sol ayağının paçası diz üstüne kadar çekilip sol ayakkabısı çıkartılır. Böylece kendisine refakat eden loca görevlisi tarafından gözler bağlanıp boyna geçirilen halka şeklinde bir urgan eşliğinde locanın tam ortasına alındığında kendisine yemin ettirilir. En nihayetinde zemine işlenmiş Siyon yıldız sembolü öptürülüp akabinde biat merasimi tamamlanır. Derken biati tamamlanan aday bundan böyle gizlilikleriyle birlikte masonluk payesini kazanmış olur.
Evet, masonluk öylesine sırlar küpü muamma bir kapalı kutudur ki; mensupları arasında bile konuşma diliyle değil, bulundukları derecelerine göre gizem içeren işaret ve semboller kullanılarak iletişim kurulur. Asla alt kademede yer alan bir mason biraderin, bir üst dereceye terfi etmiş bir mason biraderin sahip olduğu bilgilerin öğrenmesine izin verilmez. Bir şekilde yemin telkiniyle masonluğa giriş yapan bir şakirdin tüm sırlara vakıf olabilmesi için mutlaka yüksek derecelere ulaşması icap eder. Nitekim bu durumu Ali Kami Akyüz’ün Sebat locasında; “Masonluk ve Ahlak” adlı konferansındaki konuşmalarından anlayabiliyoruz. Şöyle ki; konferansta dile getirilen mevzulardan hareketle masonluğun gizliliği ve tarihi köklerinde ki dayanağını ve birçok unsurlarını öğrenmek mümkün. Bakın gizlilik prensiplerini nasıl izah ediyorlar:
“Mesleğimizin en göze çarpan özelliklerinden biri de gizliliktir. Hatta aramızda bile kat kat, derece derece gizlilikler vardır. Bundan başka herhangi bir dereceye çıkmış olmak, o derecenin bütün mahiyetine vukuf için kâfi gelmiyor. O derecenin sırrını içeriğini de perde perde gizlilikler arasından seçmek icap ediyor.” İşte bu sözler masonluğun ipliğini ele vermeye yetiyor. Daha da yetmedi daha sonraki günlerde bu konferansta beyan edilen sözler, mason biraderlerin hizmetine sunulacak tarzda kitap haline getirilerek yol tayin edilir.
Görüldüğü üzere kendi biraderleriyle paylaştıkları gizliliğe riayet ilkesi dikkat çekici bir unsur olarak göze çarpıyor. Bu gizlilik birazda Siyonizm’le bağlantısını örtbas edilmesinden kaynaklanan bir durumdur. Zira bu teşkilata giren ilk üyenin mensup olduğu yolun Siyonizm’le olan bağlantısını ilk etapta fark etmese de zamanla masonluğun üst kademelerine yükseldikçe bu sır küpü ideolojiye göbekten bağlı olduğunu bilmek durumunda kalacaktır. Şimdi birileri çıkıp; gizliyse gizli bunda ne var diyebilir. Elbette ki; ibadet ve zikir hususunda gizlilik söz konusu olsa bir şey söyleme hakkımız olamaz, hatta saygı duyarız. Kaldı ki; Allah’a olan nafile ibadetlerde gizlilik esas olup, bu tür gizli yapılan ameller insanı riya ve gösterişten korur da. Ama biz biliyoruz ki söz konusu masonluk olunca iş değişmekte, yani mason biraderlerin bir araya gelme amaçlarının Allah’ı anmak olmadığına göre bu hummalı faaliyet içerisinde gizlilik neyin nesi doğrusu merakımıza mucip olmaktadır. Şurası bir gerçek; Atatürk büyük gizlilik içerisinde faaliyet gösteren mason teşkilatlarını milli menfaatlerimize aykırı olduğunu fark edip 1935’te kapatmayı yeğlemiştir. Ne var ki; Atatürk kapatırken, maalesef 01.04.1963 yılında Başbakan İsmet İnönü, Başbakan Yardımcısı Turhan Fevzioğlu ve Çalışma Bakanı Bülent Ecevit gibi birçok tanınmış isimlerin altında imzası bulunan bakanlar kurulu kararıyla LIONS INTERNATIONAL kulübünün Türkiye’de kurulmasına resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmiştir.
İşte tüm bu gizliliğe rağmen 1951 yılı dönemin Dâhiliye vekili tarafından........
© Enpolitik
