20 maddelik planın 2 ayrı yüzü
Ortadoğu diplomasisinin en çok tekrarlanan kelimesi belki de “barış”. İsrail–Filistin hattında hazırlanan her yeni plan, adeta yeni bir umut sayfası açıyor. Ancak ne hikmetse bu sayfaların satır aralarında sürekli aynı sorunla karşılaşıyoruz: belirsizlik.
Beyaz Saray kürsüsünde anlatılan hikâye netti: 20 maddelik tarihi fırsat, hemen ateşkes, rehineler serbest, Gazze yeniden inşa. Ama bunun arka planında aynı metni farklı bir çerçevede okumak lazım: Egemenliği sınırlayan, belirsizliklerle dolu ve sahadaki asimetriyi kalıcılaştırabilecek bir plan.
29 Eylül’de Trump ve Netanyahu tarafından aktarılan bu barış maddeleri; 72 saat içinde tüm rehinelerin (hayatta olanlar ve cenazeler) iadesini, Gazze’nin tam silahsızlandırılmasını, kademeli İsrail çekilmesini ve uluslararası gözetim altında “teknokrat geçiş yönetimi” kurulmasını öngörüyor. Yönetimin tepesine Trump’ın başkanlık edeceği bir “Barış Kurulu” ve Tony Blair gibi isimlerin dâhilligi, planın siyasi mühendislik kokusunu artırıyor. Eşzamanlı olarak 1.950 Filistinli tutuklunun serbest bırakılması ve her bir İsrailli kurban için 15 Filistinlinin naaşının iadesi gibi başlıklar da var; ancak nihai statü, yol haritası ve yaptırım mekanizmaları flu. “Filistin devleti” için kesin bir patika çizilmemesi, en kritik boşluklardan biri.
Planın sunumu “algı yönetimi” açısından iki ayrı vitrin kuruyor. Batı kamuoyuna dönük vitrin, “hemen barış–rehine takası–yapısal reformlar” anlatısıyla ilerliyor; canlı yayınlarda........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden
Joshua Schultheis