menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yoksa Orta Çağ devam mı ediyor?

10 0
16.11.2025

Karmakarışık ekonomi kitapları en iyi yatırım araçlarını gösterip okuyucusunu zengin etmeye çalışırken terimler denizine daldığından yayınevleri ekonomi kitaplarının bir kısmını kişisel gelişim kitabı olarak pazarlamaya karar verdi. Okuyucu bu yolla hem parasını daha iyi kullanacak hem de kendini daha iyi hissedecekti. Hayatın gerçekleriyle bu kitaplarda anlatılanların ne kadar örtüştüğü ortada ancak kişisel gelişim kategorisi altında satılan ekonomi kitapları ekonomi kategorisinde satılan kitaplardan kat kat fazla.

Ekonomik zorluklar çok sayıda nedene dayanır. Şüphesiz bu nedenlerden bir tanesi de paradan para kazanmak üzerine kurulu düzenin ölümsüzlüğüdür. Öyle görünüyor ki bu pis çemberin çeperleri dokunan dokunmayan herkesi kirletecek kadar büyük ve maalesef uzak durmak mümkün görünmüyor.

Amacım zafere ortak olmaktı

Fransız yazar Jacques Le Goff tarafından kaleme alınan “Ya Paranı Ya Canını: Orta Çağ’da Ekonomi ve Din” kitabı sayısız ayrıntıyla dolu. Kitabın adında geçse de anlatımı bu kadar güçlü bir tarih-ekonomi kitabı okuyacağımı tahmin etmemiştim. Sonuçta bahsedilen zaman Orta Çağ olduğundan ekonomik sistemler ve işleyiş de kısıtlı olur diye düşündüm. Bir de kitabın hacminden dolayı düşündüklerimde yanılmayacağımı umdum fakat gördüm ki karşımda bol terimli ve dolayısıyla bol ayrıntılı bir kitap var. Bu gerçeklikle yüzleşmem oldukça kısa sürdü. Birkaç sayfadan sonra zırhımı kuşandım ve her zaman yaptığım gibi yazarın "ister anlayın ister anlamayın" diye bağıran satırlarının üzerine üzerine gittim. Amacım zafere ortak olmaktı. Biliyorum ki böyle durumlarda kazanan daima yazar olur; okuyucu ona ancak ortak olabilir. Kararlı, dikkatli ve vazgeçmeyen okuyucu zaferin ortağıdır ama küçük ortağı...

Yazar bir tarihçi ancak ekonomistlerin kendi aralarında yapacağı yüksek tartışmaları aratmayacak derecede teknik bir kitap yazmış. Bazı kitaplar filmler gibidir; sonradan açılır. Önce hiçbir şey anlamazsınız ama dakikalar/sayfalar ilerledikçe bağlantıları kurar ve şunu dersiniz: “Bu film/kitap harika.” Burada da aynı şey söz konusu. Kitabın adıyla yazılanları birleştirebilmek için sabretmek gerekiyor. Bunun için ayrıca yukarıdaki “üzerine üzerine gitme” taktiğimi uygulayabilirsiniz.

İnsanları teker teker alnından vuran sistem

Murabaha ve murabahacıların konu edildiği kitap, Orta Çağ şartlarında bu işlerin nasıl döndüğünü anlatıyor. Kilisenin pek hoşlanmadığı bu iş, tefecilikle eşdeğer görülüyor. Ya paranı ya canını ikilemindeki asıl nokta da burada zaten. Dünya sistemi faizciliği uzaktan kötü bir şey olarak görse de ekonomisini bu ölümcül sistem üzerine kurmuş durumda. İşin en garip tarafı ise meselenin Türkiye’de bambaşka bir açıdan ele alınıyor olması. Faiz hakkında olumsuz kelam ettiğinizde ne dinciliğiniz kalır ne de şeriatçılığınız. Oysa Müslüman olsun olmasın tüm dünya faizin kötü bir şey olduğunu ve ekonominin faiz üzerine kurulmaması gerektiğini kabul ediyor. Yakın zamanda Türkiye’de de siyasi polemiklerin içinde hep faiz konusu yer aldı. Kimi parasının değerini düşünerek kimi de kısa ve hızlı yoldan kazanç sağlamak için faizle haşır........

© Diriliş Postası