AH ŞU EL ALEM
İnsanlar neden yaşamlarının bir köşesinde el alem ne der? Sorusuna yer veriyorlar. Çoğumuz benimsemese de ele güne karşı yaşıyoruz. Ele aleme ayıp olur dürtüsü hayatımızın her anında bizlere eşlik ediyor. El için takıp takıştırıp giyiniyoruz, el için temizlik yapıyoruz. Kendimiz için değil de el alem ne der düşüncesiyle bir şeylere çabalıyoruz.
Akandan konuşan, dedikodunu yapan el alem için, torba değil ki ağızlarını büzesin derler. Her şeyi derler ve bize tembihlerler. Ele güne karşı bizi rezil etme! Milleti bize güldürme! Arkamızdan laf söyletme! Milletin içinde bizi utandırma! Güzel giyin, gereksiz konuşma diye sıralanır gider. Yaşamımız boyunca hayatımızın her anında “el alem” tehdit, utanç ve çekimserlik objesi olarak yer almaktadır.
Üç günlük dünyada el alemle yatar el alemle kalkarız. Onlara göre hayatımıza yön verir yaşam biçimimizi onlara göre yaşarız. İçten şöyle bir; “el alemden bana ne” diyemedik gitti. Hep bir çekingenlik, hep bir ayıplanma ve utanç duygusuyla yaşıyoruz. Özgürlük ve içimizden geldiği gibi yaşamı "el alem" yüzünden tam anlamıyla rahatça yaşayamıyoruz.
Bizim insanımız çoğunlukla “el alem ne der ”cümlesinin........
© Yeşilgiresun
