2026 Bütçesi: Soygun ve savaşın mührü
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 2026 yılı bütçesi, bir kez daha emekçinin sırtına kambur yükleyen, kaynakları kapitalist çevrelerin cebine akıtan bir manifesto niteliğinde. Toplam gideri 18 trilyon 929 milyar TL, geliri ise 16 trilyon 216 milyar TL olarak öngörülen bu bütçe, 2 trilyon 713 milyar TL’lik devasa bir açığı kapatmak için vergi muafiyetlerinden vaz geçmek yerine halkın boğazını sıkmaya odaklanıyor.
Vergi gelirlerinin büyük kısmı dolaylı vergilerden –yani KDV ve ÖTV’den– sağlanırken, Gelir Vergisi 3 trilyon 517 milyar TL, Katma Değer Vergisi 3 trilyon 993 milyar TL, Özel Tüketim Vergisi ise 2 trilyon 532 milyar TL olarak hesaplanıyor.
Bu, bütçe gelirlerinin yüzde 70-80’inin işçiden, emekçiden, emekliden ve küçük esnaftan zorla koparılan paralarla finanse edildiğini gösteriyor. Patronlar için vergi muafiyetleri ve istisnalar ise trilyonları aşan bir “ikramiye” paketi sunuyor.
İstihdam ve yatırım yok
Bu bütçe, istihdam yaratma, yatırım teşviki veya geleceğe hazırlık vaadi taşımıyor. Aksine, tam bir soygun düzeni dayatılıyor. Halktan alınan vergilerle finanse edilen KÖİ projeleri –şehir hastaneleri, yap-işlet-devret havaalanları, karayolları ve köprüler– büyük konsorsiyumlara aktarılıyor. 2026’da bu ödemeler için ayrılan kaynak yüz milyarları geçerken, asgari ücretin 26 bin TL civarında seyredeceği bir ülke tasavvur ediliyor.
Türk-İş verilerine göre, açlık sınırı 27.970 TL, yoksulluk sınırı 91 bin TL’yi geçmişken, yeni vergiler ve harçlarla yaşam daha da çekilmez hale getiriliyor. Yeni dayatmalarla, emekçinin her alışverişte, her fatura ödediğinde kesilen vergilerin, patronların cebine akıtıldığı bir sistem kurdular.
Saray harcamaları........© Yeni Yaşam





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d