ŞUBATIN EN KARA GECESİ: HOCALI
Bir an düşünün. Ülkeniz 70 yıl boyunca maruz kaldığı işgalci ve baskıcı bir rejimin yönetiminden yeni kurtulmuş ve bağımsızlığınızı aldığınız ilk yılınızda ülkeniz savaşmak zorunda kalmış. Bir gece vakti evinizde oturuyorsunuz. Sonra birden silah sesleri duymaya başlıyorsunuz. Ama bir iki tabanca sesi değil. Hiç durmayan makineli tüfeklerin sesini. Sonra her yerden gelen feryatlar, çığlıklar, yardım sesleri… Pencereden dışarıya baktığınızda etrafta kaçışan komşularınız görüyorsunuz. Arkalarında ise onları öldürmek için gelmiş katilleri. Bir anda evinizin kapısının kırıldığını duyuyorsunuz. İlk başta neler olduğunu anlam veremiyorsunuz. Sonra ellerinde silahları olan adamlar gözünüzün önünde annenizi, babanızı, kardeşlerinizi bütün ailenizi öldürüyorlar. Onlar “Türkleri öldürmeye geldik, kalacak yeriniz kalmadı!” diye bağırıyorlar, en sonunda da sizi öldürüyorlar. Ama nasıl? Kurşuna dizerek mi? Her yerinizi paramparça ederek mi? Yoksa diri diri yakarak mı?
İşte Hocalı’da bunlardan daha fazlası olmuştu. 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede Ermeni ve onları her anlamda destekleyen Rus katiller Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasına saldırdılar. Zaten 1. Karabağ Savaşı başladığından beri Ermeniler her türlü insanlık suçunu işlemiş ancak Hocalı’da yapılanlar, bunların en kötüsü olmuştu.
26 Şubat’ın ilk saatlerinde Rusların Ermenilere destek amacıyla gönderdiği 366. Motorize Tugayı ve başlarında daha sonra Ermenistan’in cumhurbaşkanı olacak Serj Sarkisyan, Hocalı kasabasının bütün çevresini kuşatmıştı. İnsanların kalabileceği her yer Ermeni işgalciler tarafından tutulmuştu. Ermeniler özellikle bu bölgeye ayrı bir önem veriyorlardı. Peki, neden Hocalı onlar için bu kadar önemliydi?
Çünkü Hocalı’nın bulunduğu yer Karabağ bölgesinin en stratejik tepelerinden biri üzerindeydi. Burası Hankendi ve Ağdam şehirlerinin yollarını birbirine bağlıyordu. Aynı zamanda bu bölgeye hâkim olan Zengezur bölgesine de rahatlıkla ele........
© Yeni Ufuk Dergisi
