“Muhakemat” fidanlığından meyveler (2)
İslâm’ın ve Kur’ân’ın getirdiği hakikatlerin kökleri o kadar sağlam bir zemindir ki; kâinatın yaratılışındaki büyük patlama ile birlikte kıyamete kadar geçerli olacak hakikatler âdeta her zerreye zerk edilmiştir dersek mübalağa etmemiş oluruz.
Cenab-ı Allah, kâinatın misal-i musağğarı olan insandan ne istiyorsa o istediği şeyi kâinatın her yerine koymuş ve uygulamaktadır.
Misal verecek olursak; iktisadı ve tasarrufu emreden Kur’ân “Yiyiniz içiniz israf etmeyiniz” ayetinin tecellisi olarak kâinatta da hiçbir şekilde israf olmadığını görürüz.
“Muhakkak ki Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…” (1)
Kâinatta her varlık sadece kendisine tevdi edilen vazifeyi yaptığı için hiçbir ihtilâl ve karışıklık çıkmaz ve aralarında da tam bir adalet hâkimdir.
Dünyada yaşanan kaos ve sıkıntıların sebebi de bu ayetin uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
Öyle füruat ki, meyveleri saadet-i dareyndir ve bizi Kur’ân-ı Mu’ciz ile irşat eylemiş.
Öyle kitap ki, kaideleri ile hilkat-i âlemin kitabından dest-i kader ve kalem-i hikmet ile mektup ve cari........
© Yeni Asya
