menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tohum saç!

12 8
02.07.2025

Işık doğudan yükselirmiş, bu sefer Elazığ’dan yükseldi, hem parlayarak hem parlatarak… Bir medeniyet projesi olarak bölgeye cansuyu olan Keban Barajı’nın canlandırdığı koca bir coğrafya; cehalet, fakirlik ve ihtilâflarla boğuşturulurken, hakikatin önündeki setler çoğaldıkça çoğalırken dikenler arasındaki güllere talip olmak bir sevda işidir. Bu, candan ve gönülden Kur’ân’a sarılanların sevdasıdır. Biz bu sevdalılarla karşılaştık hafta sonu. “Bir gün Kur’ân etrafındaki surların yıkıldığını görürsen hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedaîler ister” diyordu, Zübeyir Gündüzalp. Biz bu fedailerle tanıştık, görüştük, kucaklaştık.

Asımlar, Mehmetler, Ömer Faruklar, Kadirler, Ahmetler, Furkanlar, Ertuğrullar, Alperenler… Elazığlı genç kardeşlerimiz… Üstadımızı “sadakte”lerle tasdik eden “Saidler, Hamzalar, Ömerler…” bunlar olmalıydı. Cüneyd-i Bağdadî’nin “O kadar gizlidir ki melek onu bilmediği için sevap hanesine yazmaz, şeytan bilmediği için bozamaz, nefis bilmediği için........

© Yeni Asya