menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Coğrafya, inanç ve yemek... Tasavvufun sofralarda bıraktığı izler

18 1
30.08.2025

Sufiler, yemeğe manevi anlamlar yükleyerek tekkelerde sofra adabını oluşturmuş, yemekleri ibadet ve paylaşımın bir parçası hâline getirmiştir. Anadolu’nun zengin coğrafyasıyla birleşen bu gelenek, Türk mutfağını dünyanın üç büyük mutfağından biri konumuna taşımıştır. Zühd ve az yeme konusuna vurgu yapan sufiler, tasavvufun kurumsallaşması ve tekkelerin yaygınlaşmasıyla birlikte, tekke içinde uyulması gereken kuralları ve bu kuralların bir parçası olan tasavvufi sofra adabını belirlemek zorunda kalmışlardır... Sufiler, yemeğin malzemesine ve pişirilme yöntemine, birçok sembolik anlam ile dinî ve tasavvufi motifler yüklemişlerdir. Bu sayede, aslında dünyevi bir iş olan yemeği bir “ibadet neşesi”ne dönüştürebilmişlerdir... Bazı dinî gün ve gecelerde, bulundukları çevrenin insanlarına ikramda bulunarak onların bu dinî ortamı daha iyi solumalarına da yardımcı olmuşlardır. Ayrıca kültür dünyamıza ve özellikle Türk yemek kültürüne önemli katkılar sağlamışlardır...

İTİBAR GÖSTERGESİ

Türklerin, İslamiyet öncesi Orta Asya’daki hayatlarında genellikle at, koyun, deve eti, kaymak, süt, peynir, yoğurt, içine bakliyat ekledikleri ayrandan oluşan yöresel gıdalarla kısıtlı menüleri vardı. Bal dışında tatlı yemezlerdi. Darıdan yapılan bozayı da çok tüketirlerdi... Genellikle pastırma ve kavurma yenir, taze et yahni ve çevirme olarak değerlendirilirdi. Sebze ise sadece kalya olarak yenirdi. Beylerin itibarı, verilen ziyafetler ile ölçülürdü. Ziyafetler daha çok zafer, doğum, ölüm ve yabancı elçilerin ziyaretleri için verilirdi.

ÜÇ BÜYÜK MUTFAKTAN BİRİ

Anadolu’nun Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kavşak noktası olması yemek kültürüne de yansımıştır. Orta Asya’nın et ve mayalanmış süt ürünleri, Mezopotamya’nın tahılları, Akdeniz çevresinin sebze ve meyveleri, Güney Asya’nın baharatı birleşerek zengin yemek kültürünün doğmasını sağlamıştır. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi neticesinde et ağırlıklı Türk mutfağı ile yöresel Anadolu mutfakları belli bir süre sonra iç içe yaşayarak kaynaştı. Bu şartlar, Türk mutfak kültürünü dünyanın üç büyük mutfağından birisi olma konumuna getirmiştir. Bu kültürde yer alan “AZ YİYEN MELEK OLUR, ÇOK YİYEN HELAK OLUR”, “AZ YİYEN HER GÜN YER,........

© Türkiye