menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürt sorunu ve milliyetçi kirlenme

129 2
16.08.2025

Cumhuriyet gazetesi yazarı Zülal Kalkandalen, bugün yayımlanan yazısında (15 Ağustos 2025) bize gazetecilik dersi vermeye kalkışmış. Nedeni ise, yeni “çözüm” sürecine ilişkin bir canlı yayında söylediklerim ve benim de imza koyduğum bir bildiri.

Kalkandelen, Medyascope haber portalının Youtube kanalında katıldığım canlı yayında bilginin “kanıtlanabilir” olmadığını, dolayısıyla gerçek dışı olduğunu ileri sürüyor. Konu; CHP’li yurttaşların çözüm sürecine ilişkin tutumunun nasıl olduğuna ilişkin bir kamuoyu araştırmasının sonuçları hakkında yaptığım değerlendirme. Kalkandelen, yaklaşık bir saat süren programın sosyal medyaya yüklenen birkaç dakikalık bir video kesitini izlemiş ve bu sonuca varmış.

BAĞLAMI OLMAYAN ELEŞTİRİ SAÇMALIKTIR

Kalkandelen programın tamamını izlememiş, ama kesin bir sonuca varmış. Dolayısıyla, alıntıladığı sözlerimi hem konuşmanın bütünlüğü içinde ele almamış hem de daha kötüsü ne söylediğimi anlayamamış. Durum böyle olunca, aşağıya alacağım sözlerimin bağlamını da kuramamış, dahası merak da etmemiş. Buna karşın tuhaf bir milliyetçi hezeyan ve son derece dar bakışla kesin yargıya varmış, hüküm biçmeye kalkışmış. Foucault, “Bağlamı olmayan gerçeklik yoktur” der. Foucault’un düşünsel ve siyasal serüveninden (yeni sol vb.) bağımsız olarak bu sözleri sosyal bilimlerdeki temel metodolojik bir ilkeye işaret eder.

Kalkandelen’in yaklaşık bir saatlik programda sorulara verdiğim yanıtlardan aldığı bölüm şöyle:

“CHP’ye yönelik eleştiriler esas olarak milliyetçi ve ulusalcı çevrelerden geliyor. Biz bir araştırma yaptırdık; CHP seçmeninin aslında yüzde 80’ine yakını bu sürece olumlu bakıyor, destek veriyor. Zannedildiği gibi değil, yani yüzde 6’lık bir kesim var kategorik olarak cepheden sert bir şekilde karşı olan... Çünkü insanlar barış ve demokratikleşmeye ilkesel olarak karşı değiller. Bunun iyi anlatılması gerekiyor. Öcalan’ın bu sürecin belirleyici aktörlerinden birisi olduğunu topluma anlatmak lazım; sadece CHP’lilere değil, AKP’li ve MHP’lilere anlatılmasında da bir sorun olduğunu düşünüyorum.”

Yukarıdaki sözler son derece açık. Anlaşılan o ki, Kalkandelen kamuoyu araştırmalarını okumayı da bilmiyor. Yüzeysel bakıyor, yaklaşımda derinlik yok, ilk gördüğünü tekrarlıyor, analitik bakmayı denemiyor. Oysa bilim, özellikle toplum bilim, görünenin ötesine geçmeyi gerektirir. Nitelikli gazetecilik de bunu gerektirir. Bakışta bir derinlik olmayınca farklı bir yaklaşım da ancak böyle eleştiriliyor.

Söz konusu edilen Gündem-ar Araştırma Şirketi 20-26 Temmuz tarihlerindeki kamuoyu anketini Tele1 adına yaptı. Şirket Yönetim Kurulu başkanı Prof. Dr. Tamer Bolat da 31 Temmuz’da Tele1 yayınına katılarak sonuçları değerlendirdi. Araştırmanın tamamını okudum gerek Tamer Bolat Hoca ile gerekse şirketin genel koordinatörü olan arkadaşım Necdet Saraç ile verileri değerlendirdik.

Bırakın söz konusu programda komisyona ilişkin eleştirilerimi ve bu sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanmadığıma ilişkin gerekçelendirilmiş sözlerimi, yukarıda, Kalkandelen’in yaptığı alıntıda bile açıkça araştırmayı nasıl okuduğumu belirtiyorum. Oradaki kritik bölüm,........

© Tele1