menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu yazıyı bir ‘beyin cerrahı ve cerrâhî hocası’ olarak yazıyorum: Ayşe Barım’ın sağlık durumu üzerine…

45 41
06.09.2025

Diğer

06 Eylül 2025

Ayşe Barım

Birazdan evden çıkıp Türk Nöroşirürji Derneği’nin, Nörovasküler ve Nöroanatomi eğitim öğretim gruplarının düzenlediği “Nörovasküler Sempozyum 2025”e katılmak üzere yola çıkacağım. Derneğimizin Nörovasküler grubunun kurucularından biri olmaktan her zaman kıvanç duydum, sonradan grubun başkanlığını da yaptım. 30 yıl önce bu konuda Amerika’da dünyanın en iyi merkezlerinden birinde üst ihtisas yapmıştım. Konuyla ilgili birçok makalem, kitap bölümlerim, kitap editörlüğüm var. Bir süre önce de Dünya Nöroşirürji Dernekleri Federasyonu Beyin Damar Hastalıkları Komitesi’nin başkanlığını yaptım, 40 yıla yakındır da bu hastalıkların mikrocerrahi tedavisini yaparım.

Tanıyanlar bilir. Ne sosyal medyada ne yazılı ne de görsel medyada yaptığım işi öne çıkaran, ameliyatlarımı sergileyen, “şöyle başarılı, böyle harika ameliyatlar yapıyorum” diyen, hastalarımı paylaşan biri oldum. Hayatım boyunca tevazunun büyük bir erdem olduğuna inanarak öyle yaşadım, kibirden uzak durdum. Kendimden, yaptığım işten söz eden paylaşımlar yaparsam bunun reklam olarak algılanacağını düşünürüm, tıp alanında reklam yapılmasını da etik bulmam. Ayrıca hastalarımın mahremiyetinin isim vermeden bile paylaşılsa ihlal edilebileceğini, bu bilgilerin yalnız bilimsel toplantılarda (onun için bile hastadan izin alıyoruz) ortaya konması gerektiğine inanırım. Peki o zaman yukarıdaki girişi neden yaptım? Söyleyeceklerimin ciddiye alınmasını istediğim için.

Hekim sorumluluğu zaman zaman kamuoyunu bilgilendirmeyi, aydınlatmayı gerektirir. Örneğin pandemi döneminde ortalıkta uçuşan yüzlerce saçma sapan “bilgi, teori” vb… konusunda bilim bu meseleye nasıl bakıyor diye anlatması için T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın’ın da arzusuyla Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Esin Şenol’a rica etmiştim. Çok değerli yazılarla -biz hekimler dahil- toplumu bilgilendirdi, T24 de iyi bir yazar kazanmış oldu.

Yine 2017 yılında rahmetli Deniz Baykal’a Ankara Tıp Fakültesi’nde inme tedavisiyle ilgili yapılan işlemin yanlış olduğuna dair bir tevatür ortalığı sarmıştı ve -tez zamanda hapisten çıkmasını temenni ettiğim- kıymetli gazeteci Fatih Altaylı da bunu köşesine taşımıştı. Kendisini aramış, yukarıda belirttiğim kimliğimden söz ederek yapılan tedavide bir yanlışlık olmadığını, böyle bir algının binlerce inme hastası açısından olumsuz bir durum yaratacağını ifade etmiştim, o da köşesinde isim vererek benim

© T24