Üç barış: Gazze, Suriye, Türkiye
Olanca megalomanlığı ve “sekiz savaş bitirdim” zırvasıyla bu yılki Nobel Barış Ödülü’nü almayı takıntı haline getiren Trump ödüle layık görülmedi ama ödülün o ödülü kendisine ithaf edecek kadar Amerikancı bir siyasetçiye gitmesi nedeniyle bir parça da olsa teselli buldu.
Nobel komitesi her sene olduğu gibi bu sene de “barış” ödülünü Batı çıkarlarının uluslararası ölçekteki temsilcilerinden birine vermeyi tercih etti ve tam da Amerikan donanması Venezuela’yı kuşatmışken, Venezuelalı muhalif Maria Corina Machado mükâfatlandırıldı.
Maduro yönetimine karşı mücadele eden Machado, daha önce de küresel liberal/antikomünist şebekenin en önemli ödüllerinden Sakharov Özgür Düşünce Ödülü’nü ve Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’nü almıştı.
Machado katıksız Amerikancılığıyla ABD’yi defalarca Venezuela’ya müdahale etmeye çağıran, Amerikancı darbe girişimlerinde yer alan, Nobel’i Trump’a ithaf eden, Amerikan dış politikasına angajmanı nedeniyle de İsrail’i ve Netanyahu’yu destekleyen ama Batı tarafından dünyaya “demokrat, insan hakları savaşçısı vs.” olarak pazarlanan bir isim.
Ödülün Machado’ya verilmesi ABD’nin Latin Amerika’daki sömürgeci zihniyetine ve muhtemel bir Venezuela operasyonuna destek ve onaydan başka bir anlam taşımazken, Nobel komitesinin Machado’nun “Venezuela’da ve dünyada barış, insan hakları ve demokratik değerler için yürüttüğü mücadele”yi ödülün gerekçesi olarak sunması, Batı’nın ikiyüzlülüğünün bir nişanesi ve bir haysiyetsizlik müsameresi olarak karşımızda duruyor.
Tıpkı Gazze’de çoğu sivil 70 bin insanın ölümünün ardından Trump’ın İsrail ziyareti ve o ziyarette Netanyahu’nun Trump’a bir barış güvercini vermesi gibi, tıpkı Trump’ın İsrail meclisinde yaptığı o stand-up benzeri utanç verici konuşma gibi ve tıpkı Filistin halkının önüne konulan sözüm ona “barış planı” gibi bir müsamere…
Anlaşmayla birlikte soykırımcı İsrail savaş makinesinin bir süreliğine de olsa durması, Gazze halkının yüzer yüzer ölmeyecek olması, biraz nefes alması iyidir, buna sevinmek Filistinlilerin hakkıdır elbette, kimse buna bir şey diyemez.
Ama bunun bir “barış anlaşması” olduğunu öne sürmek, bunu dünyaya böyle pazarlamak, emperyalizmin ve onun hevesli işbirlikçilerinin insanlığın önüne koydukları bir haysiyetsizlik müsameresinden başka bir şey değildir.
Bağımsız bir Filistin devleti, 1967 sınırları, iki devletli çözüm, başkent Kudüs… Minimal ya da........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d