Korkunun kurucu rejimi: Tarih, hafıza ve anlamın geri çekilişi üzerine…
“Unutmak, bir tür devlet arzusudur;
Hatırlamak ise bireyin tek direnişidir.”
Giriş: Korkunun Kurucu Gücü
Tarih, ekseriyetle, bize galiplerin coşkulu marşıyla, kesin dönemeçlerin ve kaçınılmaz zaferlerin resmi anlatısıyla sunulur. İstinası pek az görülmüştür bu durumun. Büyük fikirlerin, kahraman liderlerin ve aydınlanma yürüyüşünün hikâyesidir bu bir anlamda. Oysa bu parlak perdenin hemen arkasında, toplumsal bilincin, siyasal mekanizmanın ve kolektif tahayyülün en kadim, en sarsılmaz kurucusu saklıdır: Korku.
Robert Peckham’ın incelikli ve yer yer sarsıcı çalışması ‘Korku: Alternatif Dünya Tarihi’ (Fear: An Alternative History of the World) başlığıyla, tam da bu resmi anlatıya, bu ‘ilerleme’ mitine derin bir felsefi neşter vuruyor. Yazar burada sadece kaygı dolu anların kronolojik bir dökümünü değil aksine, tarihin akışını şekillendiren görünmez ve dillendirilemeyen bir duygunun, yani korkunun, nasıl bir politik rejim kurduğunu ifşa eden bir epistemoloji girişime soyunuyor.
Peckham, korkuyu basit bir psikolojik tepkime olarak görme kolaycılığından kaçınarak korkuyu, siyasetin ontolojisini kuran, sosyal yaşamın mimarisini belirleyen, sermayenin yönünü tayin eden ve en önemlisi etik sınırlarımızı çizen bir kurucu güç olarak tanımlar. Korku, bir felaket anında ortaya çıkan kısa süreli bir durum değildir hiçbir zaman. Sürekli ve sistematik bir yönetim biçiminin adı konulmamış ama herkesçe bilinen yöntemi olarak kodlar.
Kitabın ilk sayfasında yankılanan o kritik iddia her şeyin özeti gibidir aslında: “Korku, engeller koyarken bile yeni olasılıklar doğurur ve her şeyi değiştirebilir.” İşte bu “yeni olasılıklar” kavramı, kitabın temel çatışmasını oluşturur. Bu olasılıklar, her zaman aydınlanmayı veya kurtuluşu değil, çoğunlukla daha sofistike, daha görünmez bir baskı ve despotizmi doğurmuştur. Veba salgınlarının toplumsal hiyerarşiyi altüst edişinden, soğuk savaşın nükleer dehşetinin günlük kültüre sinmesine kadar, korku her zaman bir mimar gibi çalışmıştır. Bizi bir yandan kuşatırken, diğer yandan kuşatmayı kabul etmeye teşvik etmiştir.
Bu alternatif tarih, bizi, sadece geçmişe değil, en çok da bugün kurulan güvencesizlik mimarisine eleştirel bir gözle bakmaya davet ediyor. Zira günümüz Türkiye’sinde ve küresel düzlemde yaşanan anlamın geri çekilişi krizi, bu korku rejiminin en belirgin semptomu olarak karşımıza çıkıyor. Zira birey, belirsizlik karşısında yalnızlaşmış, kolektif yaşamın çözülüşü karşısında savunmasızdır artık.. Peckham’ın izinde yürüyerek, bu korkunun tarihin büyük figürlerini değil, her birimizin en mahrem alanını, iç dünyamızı nasıl kuşattığını anlamalıyız.
Korku ve Yönetim: Salgından Savaşlara Küresel Pratikler
Tarihin resmi anlatısının dışında kalan, çoğu zaman görünmeyen ama etkisi her yerde hissedilen bir unsur varsa, o da korkudur. Robert Peckham’ın Korku: Alternatif Dünya Tarihi adlı çalışması, bu görünmezliğe karşı bir müdahale önerisi sunuyor bizlere. Korku, yazarın çerçevesinde yalnızca anlık bir tepki değil sistemli, planlı, örgütlü bir rejimin taşıyıcı sütunu olarak ele alınır. Kitap boyunca anlatılan örneklerde açıkça görülür ki, korku sadece geçmişi değil, bugünü ve geleceği de şekillendiren kurucu bir güçtür. Salgın hastalıklar, göç krizleri, savaşlar ya da ekonomik çöküşler gibi tarihsel sarsıntılar, Peckham’a göre, yalnızca felaketler değil, aynı zamanda korkunun toplumsal yapıyı nasıl yeniden düzenlediğinin göstergeleridir.
Salgınlar, yalnızca tıbbî krizler olarak değil, aynı zamanda birer toplumsal laboratuvar olarak işler. Veba, kolera ve nihayet COVID-19 salgınında görüldüğü gibi, devletler bu anları yalnızca sağlıkla ilgili önlemler olarak değil, bireyleri kontrol altına almanın, gündelik yaşamın ritmini ve normlarını baştan yazmanın fırsatı olarak değerlendire gelmiştir hep. Karantinalar, sokağa çıkma yasakları, gözetim uygulamaları… Hepsi bir yandan sağlığı koruma iddiası taşırken, öte yandan disipline etme ve itaati kurumsallaştırma süreçlerine dönüşür. Korku, bu bağlamda, yalnızca bir refleks değil, yönetilebilir ve yönlendirilebilir bir kaygı hâline........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein