Çeteler ve Aileler: Suça Sürüklenen Çocuklar ve Kurbanları
Bir korku filmi senaryosunu hep birlikte yaşıyor gibiyiz. Bazı aileler ve çeteler, çocuklarını adeta “suç çiftliklerinde” yetiştiriyor. İşledikleri her suç, o çocukların gözünde bir kariyer basamağı oluyor. Cinayet işlemek, gasp, uyuşturucu ticareti, hırsızlık… Her sabıka, çete içinde bir terfi, bir gurur nişanesi gibi görülüyor. Böylece suç dünyasında yükselmek gibi olumsuz, kötü bir mefhum çocukların gelecek hayaline dönüşüyor.
- ELİF ESEN
- 23 Ağustos 2025
“Çocuklar eğer sevilmemişlerse zalim olurlar. Alabilecekleri her sevgi kırıntısı için açlık ve umutla açılan gözleri, kaybettikleri her umutla her seferinde daha da kararan kuyulara dönüşür; öfkeyi, intikamı ve zulmü doğuran kuyulara. Her sevgisiz çocuk kötüye dönüşmez, ama bütün büyük kötüler sevgisi kursağında bırakılmış günahsızlar arasından çıkıp gelir.”
Yukarıdaki paragraf bir tanıdığımın roman taslağından… Mattia Ahmet, Hakan; ailelerini ziyaret ettiğim ve 18 yaş altı suça sürüklenen çocukların kurbanı olan iki genç. Günlerdir annelerinin, kardeşlerinin, dahası ailelerinin halini, toplumun tepkilerini, bir hiç uğruna hayattan koparılan pırıl pırıl gençleri ama en çok da onları hayattan koparan “çocukları” düşünüyorum. Hangi karanlık bir çocuğu işlediği suçtan gurur duyan, zevk alan noktaya taşır? Düşünüyorum…
Fark ettim ki; 18 yaş altındaki çocukların işlediği ağır suçlar artık münferit olaylar değil. Tekrarlayan ve örgütlü bir hal alıyor ve günbegün artan dozla can yakmaya, can almaya devam ediyor.
Bugün önümüzdeki tablo gerçekten çok üzücü ve ürkütücü. Bir korku filmi senaryosunu hep birlikte yaşıyor gibiyiz. Bazı aileler ve çeteler, çocuklarını adeta “suç çiftliklerinde” yetiştiriyor. İşledikleri her suç, o çocukların gözünde bir kariyer basamağı oluyor. Cinayet işlemek, gasp, uyuşturucu ticareti, hırsızlık… Her sabıka, çete içinde bir terfi, bir gurur nişanesi gibi görülüyor. Böylece suç dünyasında yükselmek gibi olumsuz, kötü bir mefhum çocukların gelecek hayaline dönüşüyor. Hayata kısmen beyaz bir sayfa gibi başlayan çocuklar bozulan ekonomik ortamda palazlanan çetelerin ve bunlara hizmet eden bozuk aile sistemlerinin içinde kullanışlı suç makinelerine dönüştürülüyor.
Mattia Ahmet Minguzzi’nin ve Hakan Çakır’ın ardından gördük. Cinayet işleyen çocukların sosyal medyada gülerek poz vermesi, bir başka çocuğun kulağını kesip bunu paylaşmaları, aslında suçu eğlenceli ve prestijli bir alan olarak içselleştirdiklerini gösteriyor. Yine suçluların çocuk kategorisine giren yaşlarda olmalarına rağmen onlarca suç dosyalarının olması ve bir kısmının şartlı tahliye ile salınması ve yine suç işlemesi, gelinen noktanın vahametini gösteriyor. Bu tabloyu sadece “psikopatlık” ya da “anormal davranış” olarak açıklamak mümkün değil. Burada kendini yeniden üreten bir sosyolojik yapı var. Zira bu çocuklar aileleri hatta sülaleleri tarafından korunuyor, kollanıyor, övgülere boğuluyorlar. Yetmiyor; bu aileler acımasızca kurbanların ailelerini ve avukatlarını tehdit ediyor ve arkalarından gelenlere de hiç de normal olmayan bir teşvik sunmuş oluyorlar.
Öyleyse bu tablo tam da Aile Yılı’nda, “aile” kavramının bir de bu suç dünyası açıdan ele alınmasını zorunlu kılıyor. Korumak için fonlar, birimler kurulan, çocuk sayısı artsın diye teşvikler verilen “aile” kavramının içten içe çürümesine izin verilmemesi, o ailelerde yetişen çocukların çetelerin, mafyaların kullanışlı aparatları, cephanesi olmasına izin verilmemesi gerekiyor. Bunun için de sosyoekonomik açıdan güçlü, mutlu aile yapılarında, toplumsal kurallara, etik değerlere bağlı, eğitimle güçlenen ve geleceğe umutla bakabilen çocuklar yetiştirilmesinin........
© Perspektif
