Barış İçin Güçlü Savunma, Güçlü Türkiye
Türkiye bugün, yalnızca teknolojide değil, huzur, güven ve onur mücadelesinde de güçlü olduğunu gösteriyor. Teknofest İstanbul tüm coşkusuyla sürerken; meydanlarda kurulmuş stantlar, gökyüzüne yükselen insansız hava araçları, gençlerin gözlerindeki heyecan, yalnızca “görsel şölen” değil; konjonktürün kalbinde yer alan bir güvenlik, beka ve stratejinin de manifestosu oldu.
Savunma sanayimizin yerliliği ve milliliği, sadece savunma bütçesine, istihdama, ihracata katkı gibi ekonomik parametrelerle ölçülmemeli. Bugün coğrafyamız öyle bir noktada ki; kelimeler, semboller, kutsal değerler üzerinden yürütülen söylemler, milyonlarca insanın vicdanına dokunan provokatif açıklamalar, dış müdahaleler, tehdit algıları her zamankinden daha da can sıkıcı durumda…
Netanyahu’nun Kudüs’le ilgili kışkırtıcı konuşmaları, kutsalımıza dair söylemleri; bazı İsrailli bakanların haddini aşan ifadeleri, Siyonistlerin bölgedeki gerçek politikasının ne yönde olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla ülke olarak hem ekonomide hem stratejik hamleler tarafında, hem savunma sanayi teknolojisinde hem de belki de en önemlisi bir ve beraber olma konusunda her zamankinden daha güçlü olmak zorundayız. Türkiye olarak elbette savaş ilan etme peşinde değiliz. Ancak barış isterken de güçlü savunma kabiliyetine sahip olmak bir gereklilik, bunu görmezden gelemeyiz. Zira barış, güçsüzlüğün değil, sağlıklı stratejik denge ve caydırıcılığın sonucudur.
Türkiye, NATO’nun Amerika’dan sonra gelen en güçlü ordularından birine sahip. Ancak savunma sanayinde bu askeri güçle orantılı teknolojik ve endüstriyel kapasiteye ulaşmak, ülkenin stratejik bağımsızlığı için elzem. Diğer bir ifadeyle: yüksek teknolojiyi, yerli motoru, insansız hava araçlarını, taktiksel savunma sistemlerini üretmeden, sadece askeri hardware’e sahip olmak yeterli........
© Para Borsa
