menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cırcır böceği ile karınca

14 6
12.07.2025

Sonunda beklediğim gün geldi çattı adamım. Bayıltıcı çiçek kokularının burnuma dolmasından, etrafımdaki her şeyin, tüm o yıldızların, çiçeklerin, bende önce esaslı bir ağlama, birkaç dakika sonra da deli gibi gülme isteği yaratmasından, beklediğim günün yaklaştığını biliyordum zaten. Gün gelmişti işte adamım…

Sonra bir gece gökte koşarak yükselen ve ansızın görünmez bulutlara asılarak, kocaman bir altın tepsi gibi yeryüzünü seyre duran ayı gördüm. İnan aydan altın tozları savruluyordu. Aydan minnacık kandiller, ufacık ama hepsi de pırıltılı ışıklarla yanan mumlar savruluyordu. Ay tozları ile uzak yıldızlardan kopup gelen alacalı yıldız tozları, yüzüme vuruyordu.

Geri geri yürüyerek eve doğru çekildim. O ayı, o şimdi kandil gibi yanan yüz binlerce yıldızı ürkütmek istemiyordum.

Gözlerimi aydan hiç ayırmadan evden içeriye girdim. Geçen Ağustos’tan beri dokunmadığım Fender gitarı el yordamıyla buldum. Bilirsin, hani şu ‘Stratoscer Hss’ olanı. Amfi falan hep hazırdı zaten. Yüzümü aydan hiç ayırmadan, girişteki basamaklara oturdum adamım.

Gözlerim bir mıknatıs gibi aya mıhlanmış, çalmaya koyuldum. Bildik, bilmedik ne kadar blues varsa öttürüyordum adamım. Önce Broken Hearted, Lonesome Dog, Big Fat Woman gibi hüzünlü parçalar çaldım. Sonra aydan yağan tozlar hızlanır gibi oldu ve benim de parmaklarım kendiliğinden hareket etmeye başladı.

Öyle hızlı akor basıyordum ki, kendi........

© Muhalif