SÂDIKLARDAN YALAN HABER ÇIKMAZ
Kulaklarının, gözlerinin ve kalplerinin kıymetini bilmeyen ve tercihlerini hakîkati örtmekten yana kullanan müşrikler şimdi de konuyu değiştirip bir başka alana kaydırıyorlar ve kendilerine hidâyetin delillerini gösteren Hz. Peygamber’e gelecekten bir haber soruyorlar: “Ama onlar [yalnızca şunu] soruyorlar: ‘Bu vaad ne zaman gerçekleşecek? [Buna cevap verin, ey inananlar,] eğer doğru sözlü insânlar iseniz!’ Onlara de ki [ey Peygamber]: ‘Onun bilgisi yalnız Allāh katındadır; ben ise sadece bir uyarıcıyım’.”[1] Aslında bu soru sadece müşriklerin değil îman etmiş insânların da merak ettiği sorular arasındadır. Fakat ne kadar iyi niyetle sorulursa sorulsun bu sorunun cevabı pratikte fazla bir şey ifâde etmeyecektir. Bu nedenle Hz. Peygamber kendisine “Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye soran birisine “Ona ne hazırladın?” cevabını vermiştir. Demek ki önemli olan elimizde imkân varken gelmesi kesin olan bir güne şimdiden hazırlanmaktır. Bu nedenle gelecekte olacak şeylerin bilgisi ve detayları ile meşgul olmak ve bu konuda zaman harcamak yerine bunlara îman edip “ân”ı en güzel ve mükemmel bir şekilde değerlendirmek daha sağlıklı ve kurtarıcı bir yöntemdir. Aslında bu konuda en kısa cevap yine Hz. Peygamber’in işâret ettiği şekilde “ölenin, kıyâmeti kopmuştur” sözüdür. Buradan çıkarıyoruz ki önemli olan bize verilen ömrün kıymetini/şükrünü bilip, onu vahiy doğrultusunda/ahlâkında en verimli bir mânevî atmosferde geçirmemizdir.
Âyette “doğru sözlü insânlar” şeklinde çevrilen ifâde “sâdıklar” kelimesidir. Sâdık, sözünde ve özünde doğru olup bunlara fiilleriyle sâhip çıkmaktır. Bir anlamda îmanına sadâkat gösteren, Allāh’a ve Peygamber’e verdikleri sözü tutanlardır. Bu öylesine yüce bir ahlâktır ki Kur’ân, peygamberlerden sonra ikinci sıraya “Sıddıklar”ı koymuştur.[2] Sıddık’ın bir özelliği de hakîkatten hiç sapmamış olması ve hakîkate hayatıyla şâhitlik yapmasıdır. Bu dünyâ hayatının en güzel dostları/arkadaşları onlardır ve bu insânlar yaşamlarının hiçbir ânında istikāmetten ayrılmamış, sözlerini değiştirmemişlerdir.[3] Bu nedenle Allāh, îman edenlere, kendisinden korkmanın yanında “sâdıklarla” beraber olmalarını emretmiştir.[4]
Âyete dönecek olursak bu safhada müşriklerin, hayatında hiç yalan söylediğini görmedikleri ve uzun zaman birlikte yaşadıkları bir insâna “eğer doğru sözlü........© Mir'at Haber
