ÇOKLUK DA TEK’LİK DE O’NA AİTTİR
“Semâ” ve “Arz” kavramları Kur’ân’da yüzlerce âyette geçmektedir. Bu âyetlerin çoğunda “semâ” kelimesi “semâvat” şeklinde çoğul olarak, “Arz” ise tekil olarak yer almaktadır. Genelde ise bu iki kelime birlikte kullanılmakta, Allah’ın evrenin başlangıcındaki yaratıcılığının ilk unsurları olarak gösterilmektedir. Yani Allah, insânı varlık sahnesine çıkarmadan çok önce onun içinde bulunacağı/faydalanacağı ortamı düzenlemiştir. Üstelik evrenin bu yaratılışı, insânın yaratılmasından çok daha zor ve karmaşıktır.[1] Nesnelerin/eşyânın var olabilmesi için bir mekâna ihtiyaçları vardır. Çok ilginçtir Arapça’da mekân kelimesi “ol” anlamına gelen “Kün” fiil kökünden gelmektedir. Yâni Allah’ın “ol” emri ile bir şeyin varlık haline gelmesi, o şeyin özelliklerini belirleyen emrin mekân kazanması demektir. Anlaşılıyor ki; bu ilk mekân kazanmak öncelikle semâvat ve arz üzerinden gerçekleşmiştir.
Kur’ân, “gökler ve yerin başlangıçta bir tek bütün olduğunu ve sonradan Allah’ın onu ikiye ayırdığını”[2] söyler ve sürekli olarak da akıl sahiplerini göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünmeye/tefekküre etmeye çağırır.[3] Aynı zamanda göklerin ve yerin mülkü Allah’a aittir[4] ve bu iki alan O’nun kudretinin delillerini görmek isteyenler için hikmetlerle doludur. İşte Bakara/255. âyeti de bu sözünü ettiğimiz gerçeği yâni “Allah” ismi ile işâret edinen “Mutlak Varlık”ın gökleri ve yeri kapsayan tasarrufunu/idaresini/rubûbiyetini bir kez daha bize........
© Mir'at Haber
