menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yetinmenin Sınırları

19 0
21.05.2025

Yetinmek, daha iyisi olduğu halde onu talep etmemek değildir. Daha iyisi olduğu halde onu görmemek, elinin tersiyle itmek değildir. Elinde olanın ötesindekini alamadığında onunla idare etmeyi bilmek, daha ötesine gidememeyi kaygı olmaktan çıkarmak, böylece olan ile olmayan arasında yumuşak bir denge kurmaktır. Gücü yettiği halde gücünün yettiğine ulaşmayı denememek de en az elinde olanın kıymetini bilmemek kadar kötüdür. Eğer yetinmek var olanın, ulaşılması mümkün görünenin sınırlarını zorlamamak anlamına gelse insanlık başladığı yerde duruyordu. Bizi bugünlere taşıyan bilinç, yetinmeyi bilenlerin değil, imkanlar ile yeteneklerini birleştirmeyi bilenlerin iradesidir. Ve tam tersine bugünün ezilen çocuklarının suçlusu eline geçen imkanları şu veya bu şekilde kullanmayanlar, kendilerinden sonra gelecekleri de en az kendileri kadar kıymetli görmeyenlerdir. Bazı istisnalar bir tarafa bırakılırsa sefil çocukların suçlusu akılsız babalardır. Yetinmenin sınırlarını sert duvarlar çizer. Oraya, duvara vardığınızda eğer gücünüz onu aşmayı, o engeli kırmaya yetmiyorsa durursunuz. Durursunuz çünkü duvara vuracağınız darbe elinizi kıracaktır. Ancak ve sadece duvar elden güçlüyse yetinmeyi bilmelidir. Bunun dışındaki bütün durumlarda onu aşmanın, onun ötesine geçmenin sınırları zorlanmalı, o sınırların ötesine geçmenin hesapları yapılmalıdır. Ve bu asla hırs değildir, kendini bilmezlik değildir. Yetinmek ile haddi aşmak arasındaki sınırlar bellidir: Gücün yetiyorsa geçmeli, yetmiyorsa kalmalısın. Hepsi bu kadar.

Diyelim bir yolculukta, apansız bir fırtınaya yakalandın ve kendini korumak için bulduğun ilk oyuğa, ilk mağaraya, ilk sığınağa, hatta belki ilk ahıra sığındın. Fırtına yatıştıktan sonra da orada kalmayı düşünmek normal midir? Elbette hayır. Çünkü bir sığınak ancak ve sadece anormal durumların,........

© Milat