Gazze mi Ümmet mi?
“İman artıp eksilir mi?” ya da “iman artıp eksilmez onun cilası artıp eksilir” gibi teknik tartışmalar bir yana, şurası kesindir ki, bazı insanların imanları diğerlerinden farklıdır. Örneğin zina yaptığını itiraf edip cezası infaz edilen bir kadının cenaze namazını bizzat Resûlullah (sav) kıldırmıştı. Ömer (ra) hemen öncesinde itiraz edip: “Ya Resûlellah (sav)! Zaniye bir kadının namazını mı kıldıracaksınız?” demişti. Resûlullah (sav) buyurdular ki: “O kadın öyle bir tövbe etti ki, şayet onun tövbesi Medine halkından yetmiş kişiye taksim edilseydi, hepsine yeterdi. Sen Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için can vermekten daha üstün bir şey biliyor musun?” (Müslim, Hudûd 24. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 24; Nesâî, Cenâiz 64)
Hele bir de Ebu Bekr Sıddık (ra) var ki, onun ümmeti hakkında Resûlullah (sav) şöyle buyurur: “Eğer, Ebu Bekir’in imanı, bütün halkın/insanların imanı ile muvazene edilse/karşılaştırılsa, Ebu Bekir’in imanı daha ağır gelecektir.” (Tuhfetu’l-Ahvezî, 7/298-Şamile) bu vb. deliller gösteriyor ki, insanların iman edeleri kendi arasında farklı konumdadırlar. İşte, bir insanın imanı tüm insanlığın imanından daha ağır basabiliyor. Çevremizde küçük bir gözlem yaparak iman farklılıklarını görebiliriz. Haramlardan hakkıyla sakınan ve farzların hakkını vererek yaşayan bir mümin, fazları aksatan veya haramlara bulaşan bir müminle aynı olmaz.
Şimdi gelin, Gazze’li müminler ile kendi imanımızı şöyle bir mukayese edelim. Elbette Gazze’de imanı zayıf olan kimi fertlerin yanında davasına ve Gazze’nin fedakâr, vefakâr ve cefakâr halkına ihanet edecek kadar imandan yoksun olanları........
© Milat
