Türkiye’de çirkinleşen ve ideolojisiz siyaset-2
Aziz okuyucularım, Türkiye’de siyasetin en çok eleştirilen yönlerinden biri, ilkesiz ve ideolojisiz bir zeminde yürütülmesidir. Siyasal aktörler çoğu zaman belirli bir dünya görüşüne, uzun vadeli bir vizyona veya köklü bir ideolojiye dayanmadan, yalnızca günü kurtarmaya ve oy toplamaya yönelik hamleler yapmaktadır. Bu durum, siyaseti hem çirkinleştirmekte hem de toplumda güven erozyonuna yol açmaktadır.
Bu ülkenin diğer sorunlarından birisi de çirkin üslup ve kötü siyasettir. Bizi idare makamında olan ve bulundukları koltukları işgal edenler, zaman zaman mecliste küfürleşip tekme tokat yumruklaşabiliyorlar. Biz vatandaşlar olarak bu tabloyu ibret ve hayretle izliyoruz. Biz, onlar adına bu tabloyu seyretmeye utanırken onlar ise yaptıklarından utanmıyorlar. Olay öyle bir noktaya gelmiş ki, çocuklarımızın bu görüntüleri izleyip de etkilenmelerini istemiyoruz.
İdeolojisiz siyaset, toplumsal sorunları çözmek yerine rakibi karalamaya, iftiraya, kutuplaştırmaya ve ötekileştirmeye dayalı bir üslubu beraberinde getirir. Meclis kurumu, bir çözüm üretme mekanizması olmaktan çıkar, adeta bir “kavga arenası” haline gelir. Halkın beklentileri, ekonomik sıkıntılar, adalet arayışı ya da eğitim sorunları ikinci plana atılır; ön plana ise koltuk hesapları ve çıkar ilişkileri çıkar. Siyasetin geçmişine bakıldığı zaman Türkiye’de sağ – sol, muhafazakâr, liberal, sosyal demokrat ve milliyetçi çizgiler belirgin iken; bugün birçok parti ve siyasetçi, bu kimliklerden uzaklaşmış, salt pragmatizmle hareket etmeye başlamıştır. Bu durum, siyaseti “ilkesiz çıkar........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d