Minguzzi davası: Sorun yargı sisteminde mi, verilen kararlarda mı?
Bir yıla yakın bir süredir gündemde olan Minguzzi davasında karar aşamasına gelindi ve hakim, tutuklu bulunan 4 sanıktan 2’sini iştirak halinde kasten cinayet işlemekten 24 yıl hapis cezasına çarptırırken, diğer 2 sanığın dosyalarında yeterli delil oluşmadığı gerekçesiyle beraat ve tahliyelerine karar verdi.
Minguzzi davasının gelişme süreci ve buna ilişkin açıklanan mahkumiyet kararı, Türkiye’de adalet sisteminin yetersizliğini ve içinde bulunduğu içler acısı hali bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu, uzun süreden beri toplumun ve kamuoyunun üzerine odaklandığı ve ceza hukuku çevrelerinin pür dikkat izlediği bir dava…Karar gereği iki sanığın serbest bırakılması, maktülün annesi ve avukatı tarafından tepki ile karşılanırken, tüm ülkede yaygın tartışmaları da beraberinde getirdi.
Sosyal medya çağının gereği, bazı davalar kamuoyunda geniş yankı buluyor ve üzerlerinde toplumsal hassasiyet oluşuyor. Ancak Minguzzi davasına bunlardan farklı olarak bir de “mafyatik etki” boyutu eklendi.
Kamuoyunun ve sosyal medyanın ilgisine konu olmayan, kendi sürecinde devam eden davalarda tutuklama tedbirine daha az başvurulması, yargılamanın tutuksuz sürdürülmesi, hüküm verilirken kanunun öngördüğü en alt sınırdan ceza takdir edilmesi; haksız tahrik, hafifletici sebep, infaz indirimi, iyi hal şartlarının göz önünde bulundurulması gibi sanığın lehine olabilecek uygulamalara çok daha fazla yer veriliyor. Ceza yargılamalarının mutad seyrinin bu şekilde gerçekleştiği herkesçe biliniyor. Yoksa, onlarca suç sabıkası olan kişilerin, kısa sürelerde salıverilerek halkın içinde rahatça dolaşma imkanına kavuşmalarını ve yeni yeni suçlar işlemelerini nasıl izah edebilirsiniz?
Ama bir dava kamuoyunun gündemine taşınıp tartışılmaya başlandı mı, yargı mercileri üzerlerinde ağır bir baskı hissetmeye başlıyor, kamuoyunun ve medyanın istekleri doğrultusunda karar verme eğilimine giriyorlar. Normal zamanlarda gözaltı uygulamasına hiç yer verilmeden tutuksuz yargılanan sanıklar, kamuoyuna mal olmuş davalarda, oluşan infialin dindirilmesi için hemen tutuklanıyorlar ve yargılama süreçleri daha katı ve tavizsiz şekilde sürdürülüyor.
Minguzzi davasında, süreç boyunca yargı mercilerinin bu türden ağır bir baskı altında kalmadıklarını iddia etmek mümkün değil. Nitekim, cinayeti birlikte işledikleri sabit olan iki sanığa “kanunun öngördüğü en üst sınırdan ceza verilmiş olması,” ayrıca “haksız tahrik unsuruna hiç yer verilmemesi” bunu açıkça gösteriyor.
Peki cinayeti gerçekleştiren 4 kişilik gurubun diğer iki üyesi, nasıl oldu da tüm Türkiye’nin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein