Geriye Dönüş
Her şeye gücü yeten Kadir Mevla elçisini çağırır. Otuz üç yıl önce vefat eden kulunu dünyaya göndermek ister.
Elçi kulun mezarı başına gelir “Allah’ın emri ve izni ile kalk” der. Kul mezarından çıkar. Elçi “bugün ikindiye kadar bu şehri gezebilirsin, ikindi vakti buraya gelmesinin gerektiğini” belirtir. Kul şaşkın ve heyecanlıdır. Güzel bir rüyadan uyanmış gibidir. Otuz üç yıl önce öldüğü kendisine söylenmiştir. Fakat bu yıllar kendisine birkaç gün gibi gelmiştir.
Yaşarken doğduğu yerden bu şehre gelip yerleşmişlerdi. Şehir küçük ve şirin bir yerdi. Önce bugünü nasıl değerlendireceğini düşünür, planlar. Mezarlığın kuzey kapılarından birinden çıkar ve kuzeye doğru yürür. Kendisi insanları görüp duymaktadır, yanlarından geçerken sanki hafif bir yel gibi hissedilmekte ama görülmemektedir. İlk etapta yaşadığı mahalleye gitmek ister. Biraz yürüdükten sonra bir üst caddeye çıkar. Şaşkınlığı gittikçe artmaktadır. Şehir çok büyümüş, vefat ettiği yıla göre 4-5 katı daha büyümüştü. Merak edip yeni şehirleşen tarafa doğru gayri ihtiyari yürümüştü. İlçe muhafazakâr bir şehirdi ama neler görsün!? İnsanların giyimi değişmiş, açıklık şoke edici derecedeydi. Göbeğini dahi açan kızlarla karşılaşmıştı. Ve kadınların araba, motosiklet sürdüğüne şahit oluyordu. Yeni şehrin daha güzel; planlı ve estetik olacağını düşünmüştü ama nafile…
Bazı binaların yıkıldığını gördü, şehir sanki büyük bir zelzele geçirmişti ama durumu pek anlayamadı; insanların yüzü donuk ve tozluydu. Hayatın verdiği stres çok belirgindi çehrelerde. Trafik sorunu da teşekkül etmişti. Eskiden araba sayısı çok azdı. Zaman geçtikçe şehrin/dünyanın güzelleşmesi gerekiyordu lakin süreç tersine işlemişti burada. Kaymakamlık binasına kadar yürümüştü. Yürüdükçe şaşkınlığı artıyordu. İnsanların koşuşturmaları,........
© İnsaniyet
